3. Hukuk Dairesi 2020/629 E. , 2020/3836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurumun ilaçların reçete sahibi veya yakınına kimlik tespiti ile teslimi gerekirken bu kurala uyulmadığı gerekçesi ile 2012 yılı protokolünün 5.3.2 , 5.3.5 ve SUT 3.1.2 maddelerine göre toplam 51.108.44.- TL cezai şart uyguladığını ileri sürerek kurum işleminin iptalini talep etmiştir .
Davalı, davacının protokole aykırı davrandığını, kurum işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, herhangi bir yönlendirme olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir .
1- Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda ,görüşüne başvurulan avukat bilirkişi raporunda kurum işleminin hukuka uygun olduğunu açıklamıştır.
Mahkemece bilirkişi raporuna neden değer verilmediği açıklanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır .
2- Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia
ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, davalı kurumun uyguladığı cezai şartın dayanağı ilaçların reçete sahibi veya yakınına kimlik tespiti ile teslimi gerekirken bu kurala uyulmaması olduğu halde mahkeme kararının gerekçesinde davacı eczacının yönlendirme yapmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir . Diğer bir anlatım ile davanın kabulüne ilişkin kararın gerekçesinin taraflar arasındaki uyuşmazlık ile bir ilgisi yoktur. Anılan nedenle kararın bozulması gerekmiştir .
3- 27/07/2012 tarihli denetim raporunda Mehmet , Ramazan ve ... isimli kişilerin adına bilgileri dışında ilaç kullanım raporu ve reçete düzenlendiğinin tespit edildiği , davaya konu edilen cezai şart işleminin de bu rapora dayanılarak oluşturulduğu anlaşılmaktadır . Mahkemece anılan bu kişilerin tanık olarak dinlenmesi sırasında başka bir ... isimli kişi dinlenilmiş , denetim raporunda ismi geçen ... değil aynı isim ve soyisimli başka bir kişi tanık sıfatı ile çağrılıp beyanı alınmış , bu durum temyiz incelemesi sırasında TC kimlik numaralarının kontrol edilmesi ile anlaşılmıştır . Mahkemece , doğru ..."nın tanık sıfatı ile dinlenilmesi gerekirken olay ile ilgisi olmayan bir kişinin beyanının alınmış olması da bozmayı gerektirmiştir . Mahkemece doğru tanığın olay ile ilgili beyanının alınması sağlanarak ifadesi değerlendirilmelidir .
SONUÇ; Yukarıda birinci,ikinci ,üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.