3. Hukuk Dairesi 2020/2482 E. , 2020/3865 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, aralarındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı kurum mensubu hastalara satılan ilaçların bedellerinin davalı kuruma faturalandırıldığını, davalı kuruma 14 adet fatura teslim edilip kurum kayıtlarına işlendiği halde fatura karşılığının bir kısmının tarafına ödenmediğini, faturalardaki ilaç bedelleri ve katılım payına ilişkin olarak davalı kurum aleyhine 233.083 TL fatura bedeli ile 12.883,41 TL faiz alacağı olmak üzere 17.07.2009 tarihinde icra takibi başlattığı, başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, icra takibi başlattıktan 3 gün sonra davalı kurum tarafından 56.766 TL lik kısmi ödeme yapıldığını belirtmiştir.
Davalı; icra takibine konu bir kısım faturayı ödediklerini, bir adet faturanın eczanenin borcuna karşılık ödemediklerini, bir adet faturanın inceleme aşamasında, bir adet faturanın eczane servisinin talimatı ile bloke hesabında bekletildiğini ve davacıya borçlarının bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının Mersin 1. İcra Müdürlüğü"nün 2009/6924 Esas sayılı takip dosyasında talep edilen asıl alacak miktarı olan 233.083,00 TL"lik miktar ile 4.281,36 TL"lik faiz alacağına yönelik itirazının iptali ile icra takibinin bu miktarlar üzerinden aynen devamına, icra takip tarihinden sonra davalı tarafça 20/07/2009 tarihinde ödenmiş olan 56.766,00 TL"nin icra müdürlüğü tarafından dosya borcunun hesabında dikkate alınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı/sanık hakkında kamu kurumu zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından... Ağır Ceza Mahkemesi"ne Esas: 2009/515 sayı ile açılan ceza davasının yapılan yargılaması sonunda, üzerine atılı suçların davacı/sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle davacı/sanık hakkında CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği anlaşılmış ancak kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamamıştır.
Hukuk hâkimi Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesi (Eski B.K.53.Md.) uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak mahkumiyet ve tesbit edilen maddi olgularla bağlıdır. Mahkemece, ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/515 Esas sayılı ceza dosyasının, ceza davalarında resen araştırma ilkesi gereğince taraflar ileri sürmese de tüm deliller toplanarak hüküm kurulacağı da gözönünde bulundurularak, ceza davasında verilecek kararın kesinleşmesi beklenip, ceza dosyası kapsamı ile bu dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, sahte küpür tespit edilen reçeteler nedeniyle 41.429,38 TL kurum zararı oluştuğu, bu bedelin davaya konu faturaların bir kısmından mahsup edildiğinden ödenmediği ancak söz konusu işleminin iptali ve aralarındaki muarazanın giderilmesi talebiyle davacı tarafından davalı aleyhine .... Asliye Hukuk Mahkemesine 2019/317 Esas sayı ile dava açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı kurum aleyhine açılan söz konusu davada; davacı tarafından, davalı kurumun Aralık 2008 dönemine ait A grubu reçetelerinin incelenmesi sonucunda ilacı alan kişilere ait imzaların büyük çoğunluğunun birbirine benzediği, ilaç fiyat kupürlerinin farklı olduğu, reçete arkalarında yer alan telefon numaralarının reçete sahiplerine ait olmadığı, ayrıca fatura edilen 10 adet reçetede bulunan 12 adet ... adlı ilaç kupürünün sahte olduğu gerekçesi ile 2009 yılı protokolünün 6.3.19. maddesi gereğince 2 yıl süre ile sözleşmesinin feshedildiğini ve aleyhine reçete bedelinin 10 katı cezai şart uygulandığını, yapılan işlemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürülerek aralarındaki muarazanın men" ine karar verilmesi talep ettiği, davanın 13.06.2013 tarihinde reddedildiği, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 23.06.2014 tarih ve 2013/28948 Esas- 2014/17594 Karar sayılı ilamı ile; davacı hakkında ...Ağır Ceza Mahkemesi"nde bu davaya konu belgelerde dahil edilerek resmi evrakta sahtecilik, kamu kurumunu dolandırma suçundan açılan ceza davasının halen derdest olduğu, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/515 Esas sayılı ceza davasında verilecek kararın kesinleşmesi beklenip ceza dosyası kapsamı ile bu dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmış ancak bozma ilamı sonrasında davada karar verilip verilmediği ve kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamamıştır.
Eldeki dava ile yukarıda bahsi geçen 2009/317 Esas sayılı dava arasında fiili ve hukuki irtibat bulunmakta olup, davalardan biri hakkında verilecek karar diğerini etkileyeceğinden, iki davanın birlikte görülmesinde, gerek usûl ekonomisi ve gerekse birbirleriyle çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından fayda bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece 2009/317 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi, anılan dosyada verilen kararın Yargıtay"ca bozulması halinde her iki dosyanın birleştirilerek birlikte yargılamasının yapılması anılan kararın onanması ve kesinleşmesi ihtimaline binaende dava sonucunun beklenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de; davacı davaya konu icra takibinde faturaların ödenmeyen kısmını (ilaç bedeli ve katılım payı) istediğini beyan etmesine rağmen mahkemece davacı tarafça talep edilen 188.107,38 TL ilaç bedeli ve 25.571,49 TL katılım payı olmak üzere toplam 213.678,87 TL üzerinden taleple sınırlı olarak asıl alacak bakımından itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak 19.411,36 TL %10 kesinti bedeli bakımından da hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca yine kabule göre; davalı kurum tarafından davacıya gönderilen 23.05.2013 tarihli yazıda; sözleşmenin 6.3.10. maddesi gereğince 14.7.2009 tarihinde 152.893,08 TL olarak belirlenen cezai işlemin, ifadesine başvurulmayan hastalar nedeniyle 111.214,38 TL kesintinin iade edileceği, ancak 11.842,87 TL bu cezai işlemden dolayı borç tahakkuk edildiği mahsup edilmesi sonrasında 99.371,51 TL nin alacak davasına (... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/725 Esas sayılı dava dosyasına konu edilen, ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verilen davada) konu edildiği belirtilmiş olup bu yazıya ilişkin bilirkişi raporunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün davalı lehine BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.