Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9478
Karar No: 2020/1857
Karar Tarihi: 16.06.2020

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9478 Esas 2020/1857 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2017/9478 E.  ,  2020/1857 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... köyü, 127 ada, 30 sayılı parsel, 3.883,22 m2 olan taşınmazın tapuda müvekkillerinin murisi adına kayıtlı iken ... Orman İşletme Müdürlüğü tarafından taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığı iddiasıyla dava açıldığını, yerel mahkeme tarafından kabul edilen kararın 12/09/2007 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen karar ile dava konusu taşınmazın hiçbir bedel ödenmeksizin Maliye Hazinesi adına kaydedildiğini, muris ... mirasçıları olan müvekillerinin hak sahipliğinden mahrum kaldığını, taşınmazın hiçbir bedel ödenmeksizin tapu siciline güven ilkesi gözardı edilerek orantısız bir şekilde Maliye Hazinesine geçtiğini ileri sürerek, 127 ada, 30 sayılı parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın, dava konusu edilen taşınmazın Maliye Hazinesine geçtiği günden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekilinin, 20/02/2017 tarihli harçalandırılmış ıslah dilekçesi ile talebini 74.612,19 TL"ye yükselterek 12/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden ve esastan reddini ileri sürmüştür.
    İlk derece mahkmesince yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile 74.612,19 TL"nin kesinleşme tarihi olan 12/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara hisseleri oranında verilmesine, karar verilmiş, hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince "davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine", karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle doğan zararın TMK"nın 1007. maddesi uyarınca giderilmesi istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından tazminata konu ... köyü 1684 (yeni 127 ada 30) sayılı parselin 1964 yılında yapılan tapulama çalışması ile 3880 m2 yüzölçümü ve tarla niteliğiyle ile ... adına tescil edildiği, tapu kaydına 1992 ylında orman sınırları içindedir şerhi işlendiği, Orman Yönetimi tarafından ... aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/367 E.-2007/85 K. sayılı ilamı ile, taşınmazın 1947 yılında yapılan orman tahdidi içinde kaldığından tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün 12/09/2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın tapu maliki Zehra miraçıları tarafından 03/02/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, tapu iptal kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde eldeki dava açıldığına, arazi niteliğindeki taşınmazlara gelir metodu ile değer belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, HMK"nın 302/5. ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 16/06/2020 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

    (Muhalif)
    KARŞI OY YAZISI

    Dava, kesinleşmiş orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kalan davacıların murisine ait taşınmazın tapusunun iptal edilmesi nedeniyle tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat (TMK md.1007) istemine ilişkindir.
    Türk Medenî Kanununun 1007. maddesinde; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder." Hükmü yer almaktadır.
    Davacılar, dava dilekçelerinde murisleri ... adına ... ili, ... köyü 127 ada, 30 sayılı 3.883,22 metrekare taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptal edildiğini ve bu şekilde mülkiyet hakları ihlal edilerek zarara uğradıklarını ileri sürmüşlerdir. Taşınmazın bulunduğu yerde 1947 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, dava konusu yer orman sınırları içerisinde yer almış, yapılan bu kadastro çalışması ilan edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra aynı bölgede 1964 yılında kesinleşen tapulama sırasında, orman tahdit sınırları içerisinde bulunan davaya konu bu taşınmaz, davacıların kök murisi ... adına tarla niteliği ile senetsizden tespit edilmiş, itiraz edilmediği için de kesinleşerek tespit gibi tapu kaydı oluşmuştur. Daha sonra 1992 yılında tapuya orman şerhi konulmuş, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucunda taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı gerekçesi ile tapu kaydı iptal edilmiş, bu karar 12.09.2007 tarihinde kesinleşmiş, mirasçıları tarafından bu dava açılmıştır.
    Bir yerde tapulama çalışması (arazi kadastrosu) yapılırken, daha önceden yapılmış olan ve kesinleşen orman kadastrosu var ise bu sınırlara riayet edilerek tapulama çalışmasının yapılması gerekir. Tazminata konu olan taşınmaz 1944 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman olarak ilan edilip kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan bir yer olduğu sabittir. Ancak buna rağmen aynı yerle ilgili ikinci bir kadastro işlemi yapılmış, davacıların murisi adına tarla niteliği ile tespit yapılmıştır.
    Anayasamızın 169. maddesinde; "... Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz..." hükmü yer almaktadır. Bu hükümde de açıkça yer aldığı üzere ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değildir.
    Davaya konu olan taşınmaz, daha önceden ilan edilip ve kesinleşen orman kadastrosuna göre orman niteliğinde olduğundan, özel mülkiyete konu olamayacağı Anayasamızın hükmü gereğidir. Hem Anayasamızın hükmü ve hem de yapılan arazi kadastrosunun ikinci kadastro niteliğinde olması nedeniyle davacı adına yapılan tespit ve tescil, yolsuz tescil niteliğindedir. Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ve Dairemizin yerleşik uygulamasında bu tür tesciller yok hükmünde kabul edilmektedir.
    Her ne kadar şeklen bir tapu kaydı oluşmuş ise de, bu tapu kaydı mülkiyeti kazandıran bir belge niteliğinde değildir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tapu kaydını tereddütsüz bir mülkiyet belgesi olarak kabul etmektedir. Ancak Türk Hukukundaki uygulama farklı yöndedir.
    Hukuk Genel Kurulunun 19.02.2003 gün 2003/20-102 Esas - 2013/90 Karar sayılı ilamında; "Türk Medeni Kanunun kabul ettiği sisteme göre tapuya tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tesciller, yolsuz tescil niteliğinde olup sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaz... Yolsuz tescille, kamu malı niteliğinde olan taşınmazların özel mülkiyete dönüştürülerek hukuksal niteliklerinin değiştirilmesi hukuken mümkün değildir..." yönünde karar verilmiştir. Aksinin kabulü, Anayasamızın 169. maddesi hükmünün yok sayılması ve dolanılması anlamına da gelecektir.
    AİHM, mülkiyet hakkının kapsamını belirlerken iç hukuktaki düzenlemeler ile yargısal uygulamaları gözeterek bir sonuca varmaktadır. Buna göre, orman veya mera gibi alanların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağına dair Türk Hukukundaki düzenlemeler nedeniyle, başvurucuların bu taşınmazların mülkiyetini elde etmelerini sağlayabilecek bir meşru beklentilerinin doğmasının mümkün bulunmadığı kabul edilmektedir. (Sarısoy ve Diğerleri/Türkiye, B.No: 21303/07, 14.10.2014; Usta/Türkiye, B.No: 32212/11, 27.11.2012)
    Dava konusu taşınmaz yolsuz tescil olduğundan tapu kaydının mülkiyet hakkını temsil etmediği, başka bir deyişle, mülkiyet kazanılmadığı için davacı adına oluşan tapu kaydının iptal edilmesi ile de mülkiyet hakkının ihlal edilmesi ve buna bağlı bir zararın oluşması söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle mülkiyet hakkından yoksun bırakılma iddiası, dosya kapsamı ile uyuşmadığından mülkiyet hakkından bedelsiz yoksun bırakıldığına ilişkin iddia ve buna mukabil taşınmazın rayiç bedeli kadar tazminat verilmesi uygulaması yerinde değildir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tapunun orman olduğu gerekçesi ile iptal edilmesi durumunda hiçbir bedel ödenmemesini hak ihlali kabul etmiş, makul bir tazminat ödenmesi gereğine değinmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, makul tazminat miktarını, taşınmazın rayiç bedeli olarak kabul etmektedir (29.09.2010 tarih 2010/ 14-386 Esas - 2010/427 Kararı). Ancak kanaatimce; öncelikle orman kadastrosunun yapılıp kesinleştiği yerlerde sonradan tesis(arazi) kadastrosu yapılması ve hukuken orman olduğu kesinleşen bir yerin ikinci kadastro olarak yapılan tapulama (arazi kadastrosu) ile mülkiyeti kazanılamayacağı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında belirtilen makul tazminat miktarı taşınmazın rayiç bedeli değil, bu kayda güvenerek tapu sahibinin imar ve ihya çalışmaları nedeniyle taşınmaza yapmış olduğu masraflar ve katmış olduğu müspet değer miktarında olmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında; davacıların tapusunun iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet haklarından yoksun bırakıldığı iddiası, mülkiyet hakkının hiç doğmaması nedeniyle hukuki gerçeği yansıtmadığından, tapunun iptalinden dolayı Hazineyi TMK’nın 1007. maddesi gereğince sorumlu tutmanın mümkün olmadığı, sorumlu tutulması halinde dahi hükmedilmesi gereken tazminat miktarının taşınmazın rayiç bedeli değil, tapu malikinin bu kayda güvenerek, imar ve ihya çalışmaları nedeniyle taşınmaza yapmış olduğu masraflar ve katmış olduğu müspet değer miktarında olması gerektiği kanaatinde olduğumdan, taşınmazın rayiç bedeli miktarında tazminata hükmedilmesine ilişkin ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın istinaf mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair kararının yerinde olmadığı ve bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi