10. Hukuk Dairesi 2014/12751 E. , 2014/18406 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Bakırköy 26. İş Mahkemesi
Tarihi :05.12.2013
No :2013/110-2013/276
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez”. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacılar tarafından, murisleri olan sigortalının, davalı işverene ait işyerinde 2003/Ocak-20.04.2007 tarihleri arasındaki hizmetlerinin ve gerçek ücretinin tespiti istenilmiş, Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu, somut olayda; muris sigortalının, davalı işyerinde 06.04.2007 tarihinde geçirdiği kazanın, iş kazası olduğunun Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin kararı ile onanarak kesinleştiği, murisin 20.04.2007 tarihinde vefat ettiği, davalı işyerinden 28.04.2007 tarihi itibariyle verilen bildirge ile 04.04.2007- 07.04.2007 tarihleri arasında 3 gün hizmetinin Kuruma bildirildiği, davacı bordro tanıklarının iş kazasına ilişkin davada ve eldeki davada çalışmayı doğruladıkları, halen çalışan davalı bordro tanıklarının ise, aksi beyanda bulundukları anlaşılmakla; Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunmamaktadır.
O hâlde, Mahkemece yapılacak iş; murisin geçirdiği kaza nedeniyle Kurum müfettişi tarafından tutulan rapor celbedilmeli, bu rapor ile iş kazasının tespitine yönelik dosyada yer alan tanık beyanları değerlendirilmeli, davalı işverenin kapsam durumu tespit edilirken, 2009 yılında nakil olduğu gözetilmeli ve önceki işyeri sicil numarasından davaya konu dönemi kapsayan bordrolar celbedilerek, re’sen saptanacak bordro tanıklarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, dinlenen ve dinlenecek tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, böylece tarafların göstereceği tüm deliller toplanarak çalışmanın varlığı, süresi yöntemince araştırılarak ve toplanan bu kanıtlar yeniden değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre; karar başlığında yer alan davacılara, M. A. mirasçıları adı altında yer verilmemesi de isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.