9. Hukuk Dairesi 2015/35452 E. , 2019/5905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde Mart 1987 tarihinden 11/04/2011 tarihine kadar çeşitli pozisyonlarda çalıştığını, 1992 yılında Dragos şube müdürü olduğunu, 1996 yılında muvazaalı ve dayatılan sözleşmelerle diğer işçilerin işvereni pozisyonuna getirildiğini, 11/04/2011 tarihine kadar şube müdürü olarak çalıştığını, 2011 yılında 1.882,88 TL ücret aldığını ve bu tarihte haksız, bildirimsiz ve tazminatsız olarak iş akdinin feshedildiğini, davalının müvekkiline vekalet ve acentelik sözleşmeleri imzalatarak sorumluluktan kaçmaya çalıştığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, kötüniyet tazminatı ve manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tacir olduğunu, kendisine maaş ödenmediğini, yüklendiği işi kendi personeli ile yürüttüğünü ve kendisinin işveren olduğunu, 01/02/2006 tarihli vekalet sözleşmesinin hukuken acentelik sözleşmesi olduğunu ve anlaşmazlıkta ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, benzer davalarda da bu yönde karar verildiğini ve bu kararların Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, davacının iddialarını kabul etmemekle beraber dava dilekçesinde talep edilen tüm alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 1987 yılından 1992 yılına kadar işçi olarak çalıştığını, bu yıl içinde akdedilen acentelik sözleşmesiyle acente olduğunu, 28/02/2003 tarihli acentelik sözleşmesiyle davacının geçmiş dönem faaliyetleri için müvekkil şirketi ibra ettiğini, taraflar arasında en son akdedilen 01/02/2006 tarihli vekalet sözleşmesinin de 11/04/2011 tarihinde sona erdiğini, taraflarca düzenlenen fesih protokolü ve ibraname ile de davacının müvekkil şirketi ibra etiğini, davacının sabit maaşla çalışan bir işçi olmadığını, SGK ve vergi borcunun davacının kendi çalıştığı işçilere ait borçlar olduğunu, müşteri tazminatı talebinin mesnetsiz olduğunu, davacının muvazaa olduğunu iddia ettiği sözleşmede taraf olduğunu ve taraf muvazaasında senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işyerinde şube müdürü olarak görev yapan davacının, dinlenen davacı tanık beyanlarından ve çalışma sisteminden kendi mesaisini belirleyecek konumda üst düzey yönetici olmadığı, çalışma saatlerinin şirket merkezinden bildirildiği anlaşıldığından, fazla mesai talebi hakkında tanık beyanları ve dosyadaki diğer delillere göre hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile fazla mesai ücreti talebinin reddi isabetsizdir.
3-Yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve hesap şekli taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesi 11/04/2011 tarihinde sona ermiş, eldeki dava ise 23/10/2012 tarihinde açılmıştır. Fesih tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126. maddesi uyarınca işçilik haklarından olan izin ücretleri iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Buna göre 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Zamanaşımına uğramayan yıllık izin alacağının tüm çalışma süresi için hesaplanması gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporunda zamanaşımı hususunda yapılan hatalı değerlendirme ile yıllık izin ücretinin sadece son 5 yıl için istenebileceği kabulüyle hesaplama yapılmıştır. Ayrıca son 5 yıl için yapılan hesaplamada da, davacının kıdemine göre her yıl için 26 gün izin hakkı olduğunun kabul edilmesi gerekirken, her yıl için 24 gün izin hakkı olduğu belirlemesiyle toplam 120 gün izin hakkı üzerinden hesaplama yapılmıştır.
Mahkemece, bilirkişinin hem zamanaşımı, hem de hesap tarzına ilişkin hukuki olmayan mütalaasına itibarla karar verilmesi hatalıdır.
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT" nin 10. maddesi 3. fıkrası gereğince, manevi tazminat talebinin tümden reddi halinde hüküm altına alınacak vekalet ücretinin maktu olması gerekirken mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 18/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.