11. Hukuk Dairesi 2018/5329 E. , 2019/6503 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/10/2017 tarih ve 2017/67 E- 2017/414 K. sayılı kararın davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/09/2018 tarih ve 2018/228 E- 2018/931 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2011/33810, 2011/33801, 2012/22350 sayılı "BANDIRDIM", "BANDIM", "BANDIRA BANDIRA" ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2011/80296 sayılı "BANDIRA BANDIRA" ibaresini 5, 29, 30 ve 32. sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın, davalı YİDK kararıyla reddedildiğini, davalının başvurusunun müvekkilinin markaları ile karıştırılmaya neden olacağını, itiraza konu markanın, aynı tür sınıflarda tescilinin istendiğini, davalı şirketin kullanmadığı ve kullanmayacağı başvuru markasının, davalı tarafından kötü niyetle yedeklendiğini ileri sürerek, YİDK"nın 2014-M-2065 sayılı kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde başvuru markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkili adına başvurusu yapılan markayı oluşturan kelimelerin görsel, anlamsal ve işlevsel bakımdan davacının itirazına mesnet markaları ile benzer olmadığını, her ne kadar 99/15929 no’lu markanın kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, müvekkilinin işletmesel bir karar ile bu markayı kullanmaya karar verdiğini, bu alanda yürüttüğü reklam ve benzeri faaliyetlerinin de başarılı olduğunu, kötü niyetli tarafın davacı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu markaların kök unsurları arasında bir ayniyet olması nedeniyle, davaya konu markalar arasında, görsel, işitsel, telaffuz ve anlam itibariyle benzerliğin bulunduğu, davaya konu marka başvurusunun tescil edilmek istendiği sınıflar ile itiraza gerekçe olarak markaların tescil edildiği sınıflar arasında da benzerliğin bulunduğu, davalı şirketin "BANDIRA BANDIRA" ibaresi ile ilgili markasal bir kullanımı gerçekleştirmiş olduğu ve bunun yıllardır kullanıldığı yönündeki iddiasının ispatlanamadığı, davalı şirket adına daha önce tescilli markanın kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verildiği, davalı şirketin "BANDIRA BANDIRA" ibaresi ve markası ile ilgili bir öncelik hakkı elde etmediği ve hükümsüz kılınan bu markanın, davalı şirkete ait dava konusu marka başvurusunun serisi niteliğinde olamayacağı, her iki tarafa ait markaların tanınmışlığının ispatlanamadığı, "BANDIRA BANDIRA" isimli markanın hükümsüz kılındığı tarihten sonra da davalı şirket tarafından 556 sayılı KHK’nın aradığı anlamda ciddi, yoğun, etkin bir biçimde kullanılmadığı kanaatine ulaşılması nedeniyle 99/015929 sayılı markanın hükümsüzlüğünün ardından yapılan işbu davaya konu marka başvurusunun, gerçekte kullanılmayıp yedekleme amacıyla yapıldığı ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"nın 2014-M-2065 sayılı kararının iptaline, davalı şirkete ait 2011/80296 sayılı “BANDIRA BANDIRA” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 21/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.