3. Hukuk Dairesi 2021/2375 E. , 2021/4483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ..."ın vekili sıfatı ile 152.000-Euro bedelli senedin tahsili için diğer davalı ... aleyhine icra takibi başlattığını, taraflar arasında 01.06.2011 tarihli avukatlık sözleşmesi imzalandığını, 03.05.2012 tarihinde alacaklı asil ..."ın dosya alacağının tamamından vazgeçtiğini, harcın alınarak senet aslının borçluya verilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğini ve icra takibinin sulh ile sonuçlandığını, davalı ..."ın vekili sıfatı ile ayrıca İcra Hukuk Mahkemesi ve savcılık dosyasını da takip ettiğini, avukatlık ücretinin ödenmediğini, Av. Kanunu’nun 165. maddesine göre vekalet ücretinden her iki davalının da müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek 139.202,00-TL alacağın faizi ile davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı ..., diğer davalıyı tanımadığını, alacaklının vicdani yönden rahatsız olduğunu ve kendi isteği ile icra takibinden vazgeçtiğini, davalılar arasında hiçbir anlaşma olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 105.210,89-TL"nin davalı ..."dan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı ..."nun 27.683,74- TL"den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödemek üzere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna) karar verilmiş; hükmün, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13 Hukuk Dairesinin 11/06/2015 tarihli 2014-12481 esas 2015-19258 karar sayılı ilamı ile " davalı ..."nun sadece icra takibinde karşı tarafa yükletilen 27.683,74-TL yönünden sorumluluğu kabul edilmiştir. Davacı avukat tarafından ücret sözleşmesinin bu davalı yönünden bağlayıcılığı ispat edilemediğine ve gerçek sulh miktarı tespit edilemediğine göre yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davalı ..."nun sorumlu olduğu akdi vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu"nun 164/4. maddesine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece, bu konuda bilirkişiden ek rapor aldırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davanın kısmen kabulü ile; 105.210,89-TL akdi vekalet ücretinin 63.126,53-TL sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan kalan kısmının davalı ..."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine 27.683,74-TL karşı taraf vekalet ücretinin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, Avukatlık Kanunu 165. maddesine dayalı akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkintir.Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla " İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir... Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca, alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır.... Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu" nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre, davalı ... davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ..."ya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.