23. Ceza Dairesi 2015/10519 E. , 2016/9775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma, görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : 1-TCK"nın 257/1 maddesinin uygulanarak sanığın 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
2-TCK"nın 155/2, 50/1, 52/2 maddelerinin uygulanarak sanığın hapisten çevirme 7.300 TL ve doğrudan verilme 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 gün 616-218, 13/12/2011 gün 237-259, 16/12/2008 gün 144-234, 23/09/1974 gün 227-408 ile 16/04/1973 gün 213-345 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, eski hale iade istemleri hakkında inceleme ve karar verme görevi Yargıtay ilgili dairesine ait olup, sanığın 07/09/2010 tarihli dilekçesinin içeriği itibariyle eski hale getirme ve temyiz niteliğinde olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin reddine ilişkin 18/12/2012 tarihli ek kararının yok hükmünde olduğu kabul edilerek yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Sanığın yokluğunda verilen hükmün, 7201 sayılı Kanun"un 10. maddesindeki "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." düzenlemesine uygun olmayacak şekilde, sanığın mahkemeye en son bildirdiği adres olan İnönü caddesi numara 210/17 İzmir adresinde yapılmayarak, sanığın iş yeri adresi olan Anafartalar caddesi Salepçioğlu işhanı numara 96/506 Konak İzmir adresinde tebligat kanununun 21. maddesi gereğince yapılması usulsüz olduğundan, hükmün kesinleşmediği,
kesinleşmeyen hükümden sonra verilen mahkeme kararlarının da yok hükmünde olduğu değerlendirilerek, sanığın 07/09/2010 tarihinde verdiği yargılamanın iadesi talepli dilekçesi temyiz dilekçesi olarak kabul edilmiş, ve sanığın hükmü öğrenmesi üzerine süresinde temyiz ettiği kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığın, katılanların yönetim kurulu olduğu site yönetiminin vekili olarak görev yaptığı, daha sonra vekalet görevinden azledildiği, tebligatın 13.03.2006 tarihinde yapıldığı, sanığın yapılan ihtarnameye rağmen sitenin taraf olduğu davanın 23.05.2006 tarihli duruşmasına katıldığı ve bir dosyada teminat olarak yatırılan 820.80 TL parayı 23.03.2006 tarihinde mahkeme veznesinden aldığı, çekilen ihtara rağmen iade etmediği, bu şekilde görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda;
1-Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK"nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı Kanun"un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından, CMK"nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2-Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
a-Sanığın benzer iddialarla yargılandığı ve beraat ettiği Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/223 Esas ve 2010/147 Karar sayılı dosyasının getirtilerek, mükerrer bir yargılama olup olmadığının belirlenmesi yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Sanığın vekaletnameden azledildikten sonra ve azle konu vekaletnameye dayalı olarak menfaat temin ettiğinin iddia edilmiş olmasına göre, artık güvene dayalı bir ilişkiden bahsedilemeyeceğinden, sübutu kabul edilen eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
c-Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 50 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.