10. Hukuk Dairesi 2021/1905 E. , 2021/12420 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/382-2020/696
İlk Derece Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
No : 2017/55-2018/103
Dava, vefat eden sigortalı babasından hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık almakta olan davacının, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığından bahisle aylığını kesen kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı kurumdan 1563527 sigorta sicil numaralı babası Ökkeş Arslan"dan dolayı 3/1651069 sayılı dosya üzerinden yetim aylığı almakta iken, Sosyal Güvenlik Kurum Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı"nın 15/11/2016 tarih ve 60991618-31651069 sayılı yazısı ile davacının 17/05/2013 tarihinde almakta olduğu yetim aylığının kesildiğini, davalı kurum tarafından gerekli ve yeterli inceleme yapılmadan, sadece kuruma yapılan asılsız ve gerçek dışı ihbar neticesinde davacının aleyhine kurumun vermiş olduğu kesinti kararının yanlış ve yasaya aykırı olduğunu, davacının babasının 2013 yılında vefat ettiğini, davacı ise babasının ölümünden önce yani 17/07/2007 tarihinde eşinden boşandığını, bu sebeple babasının sağlığında eşinden boşanan davacın yetim aylığı alma kastı ile boşanmadığını, davacının boşandığı eşi ..."nun başka biri ile evlenmek için davacıdan boşandığını, davacının muvazaalı bir boşanma yapmadığını, gerçekten eşinden boşandığını, davacı boşandıktan sonra kesinlikle eski eşi ile görüşmediğini ve beraber yaşamadığını beyan ederek, davacının davalı kurumca kesilen aylığının kesilme tarihi itibari ile (17/05/2013) yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine, davalı kurum işleminin iptali ile kesilen aylığının tekrar bağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekil cevap dilekçesinde özetle, kurum kayıtlarının tetkiki sonucunda, davacının eşinden boşanması üzerine babasından dolayı yetim aylığı aldığının anlaşıldığını, davacı hakkında davalı kuruma yapılan ihbar üzerine davalı kurum kontrol memurlarınca davacının boşandığı eşi ... ile birlikte yaşayıp yaşamadığının tespiti hususunda araştırma yapılarak 14/06/2016 tarih ve MK/78 sayılı inceleme raporu düzenlendiğini, rapor uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte aynı adreste ikamet ettiklerinin tespit edildiğini, 5434 sayılı Kanunun 5510 sayılı Kanunla mülga 66, 67 ve 68. maddeleri hükmü uyarınca, kendisinden aylık bağlanacak olanın dul ve yetimlerine ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanmakta ve bu aylık evlenmedikleri sürece, başkaca bir şart aranmaksızın ödenmeye devam edilmesi gerektiğini, yine 5434 sayılı kanunun mülga 75. maddesi uyarınca kendisinden aylık bağlanacak olanların ölüm tarihinde, evli bulunmayan kız çocuklarına, evlenmesi nedeniyle aylığı kesilmiş olanlardan sonradan boşanan veya dul kalanlara, evli olmaları sebebiyle aylık bağlanmamış olan kız çocuklardan bilahare boşanan veya dul kalanlara, bu tarihleri takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanmakta olduğunu, başkaca bir şart aranmadığını, 5510 sayılı Yasanın amir hükümleri doğrultusunda, dava konusu işleme dayanak yoklama memuru raporu, ihbar beyanı ve çevresel araştırmaya dayandığından kurum işlemlerinde herhangi bir sakatlık bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verildi.
B-BAM KARARI
Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmenine davacının verdiği beyanında eski eşiyle barıştığını, bir süre birlikte yaşadıklarını ifade etmesi, denetmen ifadelerinde komşular ile mahalle muhtarının davacı ve eski eşinin birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri, muhtarın mahkemedeki ifadesinde anılan beyanını doğruladığı, davacının boşandıktan sonra aynı evde oturmaya devam ettiği, evinin tapu kaydını kendi üzerine aldırdığı, bir kısım komşu tanıklarının beyanlarında da birlikte yaşadıklarının beyan edildiği, eski eşle hastanelere aynı adresi bildirdikleri, Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmeni tarafından düzenlenen rapor içeriği, mernis kayıtları, tutanak tanıkları ile taraf tanıklarının beyanları ile tüm dosya içeriğine göre davacı ve boşandığı eşinin, dava konusu boşandıkları dönemde fiilen birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, aksi ispatlanamayan Kurum denetmen raporu doğrultusunda yapılan Kurum işleminin doğru olduğu ve davacının babasından ölüm aylığı almasına karşın, boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı belirgin olup dosya içeriğinde kamu düzenine aykırı bir halin varlığının da tespit edilmemesi nedeniyle mahkeme kararının usûl ve esas yönlerden hukuka uygun olduğu belirtilerek, HMK"nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından “Müvekkil ...’ın 2007 tarihinde eşinden boşanarak müşterek çocukları ile ayrı bir eve taşındığı, Müvekkilin çocukları ile yaşadığının dinlenen komşu ifadelerinde de sabit olduğu, Mahalle Muhtarının beyanının ""..araştırma yaptım, davacının komşularının bir kısmı birlikte yaşadıklarını, bir kısmıda birlikte yaşamadıklarını söylediler, ben davacının evine gittiğimde kapıyı davacı açtı , ama ben boşandığı eşini görmedim, davacı bana tek yaşadığını söyledi.."" şeklinde olduğu, taraflar boşandıktan sonra; müvekkilin eşinin tekrar evlendiği ve uzun zamandır yurtdışında yaşadığı, boşanan ve ayrı yaşayan eşin, annesinin yanında kalan müşterek çocuklarını ara sıra gelip görmesinin hayatın olağan akışına aykırı olmadığını, ailesini geçindirmek zorunda olarak temizlik işlerine giden müvekkilin, Türk Telekom kayıtlarında ,abonelik işlemini iptal tarihinin 21/04/2008 tarihi (Boşanmadan yaklaşık 6 ay sonra) olarak iptal edilmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olmadığı, yine resmi bir kısım kurumda, hastanede pek işi ve bilgisi olmayan müvekkilin adres bilgilerini de güncelememesinin, eşiyle bilikte yaşadığı anlamına gelmediği, Boşandıktan takriben, 6 yıl sonra müvekkilin babasının vefat ettiği ve daha sonrasında müvekkilin yetim aylığı aldığı, müvekkilin yetim aylığı almak amacı ile boşanmadığı sadece boşanma tarihi ve babasının ölüm tarihine bakılarak da anlaşılabileceği,boşanmanın gerçek bir boşanma olduğu hususları belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Yargılama konusu somut olaya gelince, davacının eski eşinin Nüfus Müdürlüğü nezdinde kayıtlı tek adresinin 12.02.2007 tarihinden itibaren “Dumlupınar Mah. 89040 No’lu Sokak No 30/2 Şahinbey/ ...” adresi olduğu, davacının da aynı adreste 12.02.2007-09.06.2009 ve 30.11.2011-19.10.2016 tarihleri arasında kaydı mevcut olmakla, davacının boşandığı eşinin 05/10/2016 tarihinde gördüğü tedaviye istinaden Özel Deva Hastanesi"ne, 11/03/2014 tarihinde gördüğü tedaviye istinaden ... Üniversitesi Hastanesi"ne, 19/04/2013 tarihinde gördüğü tedaviye istinaden Özel ... Tıp Merkezi"ne bildirdiği adresin "... Mah. 89040 Nolu Sk. No:20 ..../..." adresi olduğu, kamu tanığı olarak ifadesine başvurulan ayrıca SGK denetmenince de dinlenen mahalle muhtarının davacı ve eski eşini tanımadığını, görgüye dayalı bir ifadesinin yer almadığı, yaptığı araştırmada bir kısım komşularının davacının eski eşiyle birlikte yaşadığını, bir kısmının ise yaşamadığını beyan ettiği, diğer yandan yine aynı mahalle Muhtarının Mahkemeye yönelik yazılı beyanında, davacının eski eşinin, kayıtlı mernis adresinde ikamet etmediğinin anlaşıldığı, tarafların boşandıktan sonra bir araya gelmediklerinin adres çevresinde yapılan araştırma sonucunda tespit edildiğini belirtmesi, yine denetmen raporunun, bir kısım isimlerini vermek istemeyen komşu ikametgah sakini olduğu belirtilen tanık ifadelerine dayalı olduğunun anlaşılması karşısında, Kurum denetmen raporunda ifadesine başvurulduğu belirtilen tüm tanıklar ile davacının uyuşmazlık konusu dönemde kayıtlı adresine komşu ikametgah sakinleri, re’sen tespit edilerek, kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeli; böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığında şüphe bırakmayacak şekilde ortaya konulmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.