8. Hukuk Dairesi 2017/2322 E. , 2017/7775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus (Tespit)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde, davacıların velayeti altında bulunan hem .....vatandaşı olan ....Hukuku nüfus kayıtları arasında farklılıklar olduğu, her iki ülke kaydındaki çocukların aynı kişi olduklarının tespitine karar verilmesi istenmiştir. Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu davacıların dava açmakta hukuki yararları olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir.
Dava, davacıların velayetleri altında bulunan .... vatandaşı olan çocukların bu ülke nüfus kayıtları arasındaki farklılıklar sebebi ile her iki kayıttaki çocukların aynı kişi olduklarının tespiti istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 382/2-a-2 maddesinde nüfus kayıtlarında düzeltme ve tespit kararı verilmesi işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 320-1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun uygun gördüğü hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değildir. Tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Hukukî dinlenilme hakkına aykırılık bir istinaf gerekçesi ve- temyizde de bozma sebebidir. Hakkın ihlâlinin niteliğine göre, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilebilir. Ayrıca adil yargılanma ihlâli çerçevesinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"ne başvurulabilir.
Nitekim, Yargıtay ....n 16.04.2014 gün ve 2013/10-1027 E., 2014/528 .... sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasanın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece taraflar dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
Türkiye Cumhuriyeti ve Libya kayıtlarında farklılık olan ve her iki ülke vatandaşı olan ..... çifte vatandaşlığın kendilerine sağladığı hakları kullanabilmeleri farklı kayıtlar sebebi ile imkansız veya kısıtlanıyorsa bu yöndeki engellerin giderilmesi açısından dava açmakta hukuki yararları bulunduğu kabul edilerek mahkemece işin esasına girilip her iki ülke nüfus kayıtlarındaki kişilerin aynı kişi olup olmadıklarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile davanın usulden reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.