3. Hukuk Dairesi 2020/759 E. , 2020/4066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tespit – muarazanın giderilmesi davasında davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz , davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmesi üzerine, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davacı şirket bünyesinde faaliyet gösteren ABC Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dal Merkezi ile davalı kurum arasında Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşme kapsamında davalı kurum sigortalısı vatandaşlara sağlık hizmeti sunulduğunu, yine sosyal güvencesi olsun olmasın acil sağlık hizmeti satın almak için başvuracak tüm vatandaşların bu hizmetten faydalandırılmasına yönelik talimat verildiğini ; davalı kuruma acil sağlık hizmetlerine yönelik kesilen 01/11/2014 ile 12/12/2014 tarihleri arası dönemi kapsayan 182.263,66 TL bedelli faturanın 159.125,08 TL"sinin davacı şirketin hakedişlerinden kesileceğinin davalı tarafından bildirildiğini, kesinti gerekçesi olarak, faturalara konu sunulan sağlık hizmetinin acil sağlık hizmeti kapsamında olmadığının belirtildiğini, davalı kuruma sunulan belgeler incelendiğinde vakaların tamamının "acil" olduğunu ileri sürerek; davalı kurum tarafından yapılacak olan kesintilerin haksız olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, acile müracaat eden ve mevzuata uygun olarak acil olduğu kabul edilen hastalardan katılım payı alınmaksızın muayene ve tedavilerinin yapılacağı, davacı tıp merkezi tarafından
01/11/2014 - 12/12/2014 tarihleri arasında acilde bakılan ve acil hasta hizmet bedeli olarak fatura edilen 561 hastaya ait takip bilgisinin bulunduğu, bunlardan 12"sinin acil tanımına uygun hastalar olduğu, daha önce tanı konulan 208 hastaya ise enjeksiyon yapıldığı, acil serviste yapılan enjeksiyon bedellerinin davalı kurumca ödenmeyeceğine dair herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, bahse konu hastalar dışındaki acil serviste muayene edilen hastaların ise yeşil alan kapsamında kaldığı, bu sebeplerle davalı kurum tarafından yapılması gereken kesinti miktarının 145.937,65 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı ... tarafından örnekleme yöntemine göre 01/11/2014 - 12/12/2014 tarihleri arası yapılması gereken kesinti miktarının 145.937,65 TL olduğunun tespiti ile davacının fazlaya ilişkin kesinti bedelinden borçlu olmadığının tespitine, muarazanın bu şekilde giderilmesine , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz, davacı vekili tarafından ise katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
Dava; davalı kurum tarafından davacı özel hastanenin hakedişlerinden yapılan kesintilerin haksız yapıldığının tespiti istemine ilişkindir.
1-) Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Davacı vekili, kararın tebliği üzerine süresinde temyiz isteminde bulunmayıp, karşı tarafın temyiz dilekçesine verdiği cevapla birlikte ( katılma yoluyla )hükmü temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 366. maddesinin atfıyla temyiz yolunda da uygulanması gereken 348/1. madde uyarınca ; istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile iki haftalık süre içerisinde vereceği cevap dilekçesi ile temyiz yoluna başvurabilir.
Davalının temyiz dilekçesi, davacı vekiline 09/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, katılma yoluyla temyiz dilekçesi ise 2 haftalık süre geçirildikten sonra 10/07/2017 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir .
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmektedir.
2-) Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği"nin " Acil sağlık hizmetleri " başlığı altında düzenlenen 2.3. maddesinin 1. fıkrasında ; " Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü sağlık hizmeti sunucuları acil servis hizmetlerini Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ile konuya ilişkin Başbakanlık tarafından yayımlanan Başbakanlık genelgeleri ve Kurum mevzuatı doğrultusunda yürüteceklerdir. Acil servise müracaat eden ve muayeneleri sonucunda acil olmadığı tespit edilen kişilerin tedavi giderleri, SUT eki EK-2/B Listesinde 520.021 kodlu “Yeşil alan muayenesi” adı altında yer alan işlem bedeli üzerinden Kurumca karşılanır. Muayene sonucunda acil olduğu tespit edilenler için ise SUT’un 2.2.1.B-2 maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki ilgili hükümler uygulanır. Ancak sağlık hizmeti sunucularınca acil servislerde verilen ve Kuruma acil sağlık hizmeti olarak faturalandırılan hizmetlerin Kurumun inceleme birimlerince yeşil alan muayenesi olarak değerlendirilmesi halinde verilen sağlık hizmetlerinin bedelleri karşılanmaz. " şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda; davacı hastane tarafından davalı kurum sigortalısı hastalara "acil sağlık hizmeti" olarak verildiği belirtilen ve davalıya fatura edilen hizmet bedelinden, sunulan hizmetin bir kısmının "acil hal" kapsamında olmadığından bahisle davalı tarafça 159.125,08 TL tutarında davacının hakedişlerinden kesinti yapılacağının bildirildiği anlaşılmış olup ; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, hasta takip bilgilerinin her hastanın durumunu yansıtmadığı, şikayet ve tedavi bilgileri olarak kalıplaşmış cümlelerin yazılmış olmasının verilerin güvenliği ile ilgili şüphe uyandırdığı belirtilerek, acil serviste muayene olan 12 hastanın acil tanımına uygun hastalar olduğu, yine önceden tanı konulan 208 hastaya da enjeksiyon yapıldığı, enjeksiyon bedellerinin ödenmeyeceğine dair yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, 241 hastanın ise acil serviste muayene edilmiş " yeşil alan " hastaları olduğu, bu sebeplerle davalı kurum tarafından 01/11/2014 - 12/12/2014 tarihleri arası döneme ilişkin yapılması gereken kesinti tutarının 145.937,65 TL olduğu açıklanmıştır. Bilirkişi raporu incelendiğinde, her bir hasta bazında inceleme yapılmamış, hastanın şikayeti, konulan teşhis ile uygulanan tedavinin mahiyeti , bütün bu hususların Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan acil hal ya da yeşil alan kapsamında olup olmadığı somut verilerle değerlendirilmeksizin raporun hazırlandığı anlaşılmaktadır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu edilen fatura bedellerine esas hizmetlerin acil hal kapsamında olup olmadığını tıbbi açıdan değerlendirecek nitelikte konusunda uzman doktor bilirkişi ile kesinti miktarının tespiti açısından emekli Sayıştay Denetçisinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile, davacı tarafından acil hal kapsamında davalı kurum sigortalılarına sunulduğu belirtilen hizmetlerin, her bir hasta bazında, hastalara ilişkin muayene özeti incelenerek, başvuru, teşhis ve uygulanan tedavinin Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan acil hal ya da yeşil alan kapsamında olup olmadığının tespiti açısından, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.