20. Hukuk Dairesi 2019/5044 E. , 2019/6417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Ayıplı araç satışı nedeniyle değer kaybı veya bedel iadesi istemine ilişkin davada, .... 7. Asliye Hukuk ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle değer kaybı veya bedel iadesi istemine ilişkindir.
.... Asliye Hukuk Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yetki hususu düzenlenmiştir. Kesin yetkinin söz konusu olmadığı durumlarda taraflar ileri sürmedikçe mahkeme yetki hususunu re"sen gözönünde bulunduramaz. Kesin yetkinin söz konusu olmadığı davalarda; HMK"nın 19/2-4. maddesinde açıkça ifade edildiği gibi yetkisizlik itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir aksi takdirde usulüne uygun bir şekilde ve süresinde yetki itirazında bulunulmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili olur, şeklindeki düzenleme mevcuttur. Somut olayda, istinaf ilamında da değinildiği gibi kesin yetki kuralı söz konusu değildir. Ancak, davalı vekili süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde usûlüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuştur. 6100 sayılı HMK"nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Bunun karşısında HMK"nın 10. maddesine; "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir." şeklindeki düzenlemede kanun koyucu yetki hususunda davacıya seçimlik bir hak sunmuştur. Tüm bu düzenlemeler nazara alındığında somut olayda sözleşmeden kaynaklanan bir dava söz konusudur ve genel yetki kuralına göre davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğu kabul edilirse davalının yerleşim yeri Kayseri olduğundan genel yetki kuralına göre yetkili mahkeme Kayseri mahkemeleri olmalıdır. Bir an için davacının seçimlik hakkını kullandığı düşünülse de yukarıda açıklandığı üzere kanun koyucunun sözleşmeden kaynaklanan davalar için tanımış olduğu seçimlik hak sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi olarak tanımlanmıştır. Oysa; somut olayda sözleşmenin ifa yeri de Kayseri ilidir. Açıklanan tüm bu nedenlerle davacının eldeki davayı .... mahkemelerinde açması gerekli olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
... 7. Asliye Hukuk Mahkemesince ise davalılar vekilinin cevap dilekçesinde bildirdiği yetkili mahkemenin ".... Asliye Hukuk Mahkemesi" değil ".... Tüketici Mahkemesi" olduğu halde, davanın ilk açıldığı mahkeme tarafından verilen yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği, eldeki uyuşmazlıkta kesin yetki bulunmadığı gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
HMK"nın 6/1. maddesi uyarınca "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK"nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir. Son olarak; "Cevap dilekçesini verme süresi" başlıklı 127/1. maddesi ise; "Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir." şeklinde düzenleme getirmektedir.
Somut olayda, davanın, usûlüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı gibi .... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15/11/2017 gün ve 2017/299 E. - 2017/218 K. sayılı yetkisizliğe ilişkin karar istinaf edilmekle .... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 27/03/2018 gün ve 2018/390 E. - 2018/488 K. sayılı kararı ile "1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 353/1-a-3. maddesi gereğince, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2017 gün ve 2017/299 E. - 2017/218 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verildiği" anlaşılmakla uyuşmazlığın .... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince .... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.