20. Hukuk Dairesi 2017/7398 E. , 2019/6443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışması sırasında; çekişmeli.... mahallesinde kain 101 ada 49 ve 57 parsel sayılı taşınmazlar sırası ile 1911,84 m2 ve 167,32 m2 yüzölçümü ile senetsizden zeytinlik vasfıyla 2015 yılında davalı ... adına zilyetliğe dayalı olarak tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili; dava konus.....101 ada 49 ve 57 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında davalı adına tespit gördüğünü, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bırakılmış tescil harici yer olup bu tür sahaların tescilinin Maliye Hazinesi adına olabileceğini, bu nedenlerle davalı adına yapılan kadastro tespitinin iptali ile dava konusu taşınmazların Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sonunda mahkemece; davalı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. vd. maddelerinde şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine; dava konus.... mahallesi, 101 ada 49 ve 57 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 23.10.2015-24.11.2015 tarihinde ilan edilen 3402 sayılı Kanunun geçici 8. madde kadastro çalışması bulunmaktadır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 101 ada 57 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmuşsa da bu parsel zilyedinin davalı kişi olmadığının anlaşılmış olması karşısında dava konusu 101 ada 57 parselin tespit gibi davalı kişi adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Şöyle ki; 3402 sayılı Kadastro Kanununun "İhya edilen taşınmaz mallar" başlığını taşıyan 17. maddesinde: "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hâle getirilen taşınmaz mallar, 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’düzenlemesi yer almaktadır.
Tarıma elverişli yerler üzerinde yapılan çalışmalar ihya değildir. Bu tür yerlerin ihyaya gerek olmaksızın, TMK"nın 713/1 ve Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince kazanılmaları mümkündür.
Taşınmaz üzerine ev, ahır ve samanlık yapmak gibi eylemler taşınmazı tarıma elverişli hâle getiren işlemlerden olmadığı gibi, tek başına imar-ihya işlemi iktisap için de yeterli değildir.
Maddi olgu olan imar ve ihya her türlü delil ile kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller imar ve ihyanın kanıtlanmasında kullanılabilir. İmar ve ihyanın ne zaman başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü ve hangi tarihte tamamlandığı mahalli bilirkişi ve tanıkların maddi olaylara dayalı beyanları ile belirlenmesi gerekir.
İmar ve ihya tek başına taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu değildir. Kadastro Kanunu"nun 17. maddesindeki yollama gereğince aynı Kanunun 14. maddesinde belirtilen zilyetliğin nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla 20 yıldan fazla sürmesi gerekmektedir. 20 yıllık süre imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanır.
Somut olayda 12/02/2016 tarihli keşifte dinlenen tespit bilirkişileri ve mahalli bilirkişiler dava konusu 101 ada 57 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ..... oğlu ...’e ait olduğunu, davalı İsmail oğlu ... ile ilgisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Bu halde, davalı ve tespit maliki İsmail oğlu ... lehine zilyetlikle kazanma şartları oluşmadığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde bahsedilen imar ve ihya eden veya halefi olmadığı anlaşıldığına; davacı Hazine zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleşmediğini ileri sürerek tespitin iptalini talep ettiğine göre yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2) Mahkemece hükme esas alınan 10.03.2016 havale tarihli fen bilirkişisi ve orman bilirkişisinin müşterek düzenlediği rapora göre davanın reddine; dava konusu...., 101 ada 49 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş ise de rapor ekindeki krokiye göre davaya konu 101 ada 49 parselin batı sınırına komşu olan ve ada ve parsel numarası boş bırakılan ve vasfı belirtilmemiş bir alan bulunduğu ve raporda dava konusu taşınmaza komşu bu kısımdan 101 ada 1 parsel sayılı orman parseli olarak bahsedildiği ancak krokide yeşil renk ile boyanarak gösterilen orman sınırına bu kısmın dahil edilmediği ancak ..... Kadastro Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen taşınmaz ve çevresini gösterir krokide ise bu kısmın 101 ada 1 parsel sayılı orman parseli olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda dosyaya sunulan Ödemiş Kadastro Müdürlüğü tarafından gönderilen kroki ile hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ekinde düzenlenen kroki arasında çelişki hasıl olmuştur.
Bu nedenle söz konusu çelişkinin giderilmesi amacı ile dosyanın 10.03.2016 havale tarihli ve hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen fen ve orman bilirkişisine verilerek, bilirkişi raporu ekindeki kroki de davaya konu 101 ada 49 parselin batı sınırına komşu olan olarak gösterilen ada ve parsel numarası boş bırakılan alanın vasfının ve ada parsel numarasının belirlenmesi ve rapor ekindeki kroki ile Ödemiş Kadastro Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen taşınmaz ve çevresini gösterir kroki arasındaki çelişkinin giderilmesi için ek rapor alınması ve alınacak ek rapora göre davaya konu taşınmazın tespit edilecek konumu ve hukuki durumuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.