Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/537
Karar No: 2019/6464

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/537 Esas 2019/6464 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/537 E.  ,  2019/6464 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kayyımı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi, dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Çekişmeli,..... mahallesi 58 parsel sayılı taşınmaz 17035 m2 yüzölçümü ile tarla niteliğiyle .... adına tespit ve tescil edilmiştir.
    Davacı ... Yönetimi, 27/02/2013 tarihli dava dilekçesi ile taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı, öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, davalıların el atmalarının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, el atmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı kayyımı sıfatıyla Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı ve eylemli orman olduğu iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan makiye ayırma işlemi, 1961 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 17/01/1994 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
    1- Davalı kayımının çekişmeli taşınmazların (A) harfi ile işaretli bölümüne yönelik temyiz itirazlarının; taşınmazın (A) harfiyle işaretli bölümünün kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle reddi ve bu bölümlere yönelik hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    2- Taşınmazın (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümlerinin kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı, ancak tamamının eylemli orman olduğu gerekçesiyle, tamamının orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümlere yönelik araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
    Şöyle ki; taşınmazın 1958 tarihli memleket haritasında tamamının ormanda kaldığı, eğiminin % 18-20 olduğu, üzerinde 10-13 yaşlarında dikilmiş çam ağaçlarının bulunduğu, bu hali ile eylemli orman olduğu açıklanmıştır. Kural olarak, tahdidin kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir ise de; bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanun hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarını belirlemiş olup, bu kanuna göre, 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, orman olarak sınırlandırılan alanların bu niteliğini kesinleştirmekle birlikte orman sınırları dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın Devletleştirilmiş,Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuştur. Bu nitelikteki taşınmazlar, orman sınırı dışında bırakılmış olsa bile, 4999 sayılı Kanun hükümleri uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından her zaman orman sınırı içine alınabileceği gibi orman olarak kullanılmak üzere tahsisi de mümkündür. Ancak, taşınmazların öncesi itibarıyla orman olup olmadığının tesbiti yönünden 1958 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmemiş, yine taşınmazda bulunan ağaçların 10-13 yaşlarında dikilmiş ağaç olduklarının belirtilmesi karşısında öncesinin hukuki niteliği hakkında tereddüt oluşmuştur.
    O halde, mahkemece, 1958 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı (Çevre ve Orman Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazlarda bulunan ağaçların sayısı, yaşı, dağılımı, baskın ağaç türü saptanmalı, öncesi itibarıyla orman olmayan ve 1959 yılında yapılıp sonuçları 1961 yılında ilan edilen genel kadastro çalışması ile özel mülk olarak tapuda kayıtlı bir yerin, sonradan çevreden gelen tohumlar yolu ile ormanlaşmasının taşınmazı kamu malı haline getirmeyeceği gözönünde bulundurulmalı, komşu taşınmazlar hakkında Hazine veya Orman Yönetimi tarafından aynı iddia ile açılmış dava bulunup bulunmadığı, açılmışsa sonuçları araştırılmalı ve kesinleşmiş son tapu kayıtları dosyaya getirtilmeli, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle, davalı kayyımının çekişmeli taşınmazın (A) harfiyle işaretli bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümlere yönelik hükmün ONANMASINA,
    2) İki numaralı bentde açıklanan nedenlerle, davalı kayyımının çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölümler yönünden hükmün BOZULMASINA 11/11/2019 günü oy çokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    ....mahallesi 58 parsel sayılı taşınmaz 17035 m2 yüzölçümü ile tarla olarak ... oğlu .... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, 27/02/2013 tarihli dava dilekçesi ile taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı,
    öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, davalıların el atmalarının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptaline, orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, el atmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı kayyımı sıfatıyla Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı ve eylemli orman olduğu iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan makiye ayırma işlemi, 1961 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 17/01/1994 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
    Sayın çoğunluğun çekişmeli 58 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile işaretli bölümünün kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle bu bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddine dair gerekçesine katılıyorum. Karşı oy görüşümün konusu çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümleri olup mahkemece bu bölümlerin kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı, ancak tamamının eylemli orman olduğu gerekçesiyle bu bölümlerin de orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Sayın çoğunluğun "çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfiyle işaretli bölümlerinin kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı, ancak tamamının eylemli orman olduğu gerekçesiyle, tamamının orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de incelemenin eksik olduğu memleket haritası, amenajman planı getirtilerek usule uygun şekilde uygulandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gerekçesine dayalı bozma kararına katılmıyorum. Zira; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2006/20-619 E.-2006/665 K. sayılı Kararında “ ... Orman kadastrosunun kesinleştiği hallerde bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve hukuki niteliği, orman kadastro tutanak ve haritalarının uygulanması suretiyle belirlenir...” denilmektedir. Dairemizin de bu konuda yerleşik içtihatları mevcuttur. Ayrıca 26.04.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 12. maddesinde (Ek fıkra: 19/4/2012 - 6292/13 md.) “Orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, orman idaresince başka bir değerlendirme yapılmaksızın kesinleşen orman kadastrosuna göre işlem yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yukarıda açıklanan yasal nedenler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yasal değişiklikleri yansıtan kararları ışığında tahdit hangi kanuna göre yapılmış olursa olsun Orman İdaresince başka bir değerlendirme yapılmaksızın kesinleşen orman kadastrosuna göre işlem yapılması gerekmekle Orman Yönetimince “eylemli orman veya öncesi orman “ iddiasına dayanılarak açılan dava dinlenemeyecek olup davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesi ile Sayın çoğunluğun “en eski memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılması“ gerektiğine dair bozma gerekçesine katılmıyorum.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi