20. Hukuk Dairesi 2018/73 E. , 2019/6471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda davalı ... kayıtlı olan ..... mahallesi 63 sayılı 6000 m² yüzölçümündeki parsel, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işleminde, 27842 ada 10 parsel sayısı, 6038,76 m² yüzölçümü ve yeni haritası ile malik hanesi “Tapu kütüğünde olduğu gibi” şeklinde tesbit edilmiş, 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 09.06.2010 ilâ 08.07.2010 tarihleri arasında ilân edildiği tutanak arkasına yazılmıştır.
Orman Yönetimi, Kadastro Mahkemesinde 08.07.2010 tarihinde, taşınmazın yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre, 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde kısmen tahdit sınırları içinde bırakıldığını belirterek, bu bölümün tespitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli parselin yenileme kadastrosunun yapıldığı, bu çalışmanın teknik çalışmalar ile sınırlı olduğu, yenileme kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı, yenilemede ilk kadastroda belirlenen sınırlara uyulacağı gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu Duacı köyü 27842 ada 10 sayılı parselin 6038,76 m² olarak tapu kütüğüne aktarılmasına, sınırların ve yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/03/2012 gün ve 2012/2895 E. - 3153 K. sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Somut olayda, Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazın yenilemeden önceki haliyle yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidi içinde kaldığı, bu bölümün tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istediğine ve dava dilekçesi aynı zamanda mülkiyete ilişkin bir istem içerdiğine göre, mülkiyete ve tasarrufa ilişkin bu davada genel mahkeme görevlidir. Ancak, dava aynı zamanda 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılan teknik çalışmaya itiraz niteliği taşıdığından, çalışmanın Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılmalı, yapılan çalışmaların Kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu belirlenirse, bu aykırılıkları giderecek hüküm kurulmalı, çalışmanın Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı saptanırsa, Orman Yönetiminin bu yöne temas eden davasının reddine karar verilmeli; dava dilekçesinde aynı zamanda taşınmazın bir bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan Devlet ormanı olduğu iddia edildiğinden, bu davada kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek, tasarrufa ilişkin bu dava yönünden görevsizliğe karar verilmelidir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/12/2012 tarih ve 2012/20 - 1651 - 2012/1378 sayılı kararı ile mahkemenin direnme kararı kaldırılmıştır. Dava dosyası kadastro mahkemesinin 2013/183 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş, yapılan yargılama sonucunda 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan çalışmaların Kanun ve teknik ölçülere uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tapu kütüğüne aynen aktarılmasına, taşınmazın sınırlarının ve yüzölçümünün düzeltilmesine, tapu iptali ve tescil istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, dava dosyası tapu iptali ve tescil istemi yönünden asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince; davanın kabulüne, dava konusu ..... köyü 27842 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davalı ... olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin 24/11/2015 gün ve 2015/9451 E. - 11658 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında “Dosyadaki bilgi ve belgelerden; çekişmeli 27842 ada 10 (eski 63) parsel sayılı taşınmazın 1963 yılında yapılan tapulama sırasında 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan Mart 1952 tarih 440 numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle tarla niteliğiyle gerçek kişiler adına tespit edilip tapu siciline kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tamamının tahdit içinde kaldığı belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede maki tefrik çalışması bulunduğu halde bu çalışmaya ilişkin tutanak ve haritalar ile çekişmeli taşınmaz, 4753 sayılı Kanunla oluşan tapu kaydı uygulanmak suretiyle tespit edilmiş olmasına rağmen, tevzi belgeleri ve tevzi krokisi getirtilip çekişmeli taşınmaza uygulanmamıştır.
Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşı kavramından funda veya makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler orman sayılır. Bilimsel ve teknik olarak ta % 12’den fazla eğimli sahalar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle muhafaza makisi yani orman sayılır. Bu nitelikteki taşınmazların 5653 sayılı Kanunun 1/son maddesine göre makiye ayrılmaları yasal olarak olanaklı olmadığı gibi 4753 sayılı Kanunun 8. maddesinde de ormanların tevzi edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 22.03.1996 tarih ve 1993/5-1 sayılı İnançları Birleştirme Kararında özel yasa hükümlerine göre oluşturulan tapulara değer verileceği belirtilmişse de, anılan İnançları Birleştirme Kararının orman niteliğini koruyan makilik alanlara uygulama yeri bulunmamaktadır. 22.03.1996 tarih ve 1993/5-1 sayılı YİBBGK kararı 5653 sayılı Kanuna göre kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel kanunlar gereğince oluşturulan tapulu yerlerde uygulanır. Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinin 14.10.1999 tarih ve 1999/7693-9956 sayılı kararında muhafaza makilikleri orman rejimine tâbi olacağından verilen tevzi tapularının hukukî geçerliliğinin bulunmadığı kabul edildiği gibi yine aynı dairenin 19.09.2001 tarih ve 2001/8253-9337 sayılı kararı ile de eğimi % 12’den fazla olan yerler makilik alanlar hakkında 5653 sayılı Kanunun 43. maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu Kararı olmasa dahi o yerin muhafaza makisi (Devlet Orman) sayılacağı, keza Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2000 gün ve 2000/1663-1664 sayılı, keza yine Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/20-214/239 sayılı kararında da % 12’den fazla eğimli taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde orman sayılacağı görüşü benimsenmiştir.
Bu nedenle, en eski tarihli 1/25000 ölçekli memleket haritası ve elde edildiği hava fotoğrafı, hali hazır harita, topoğrafik haritalar, münhanili kadastro paftası, maki tefrik işlemine ait tutanak ve haritalar, toprak tevzi yoluyla oluşan dayanak tapu kaydına ilişkin tevzi belgeleri ve haritası ilgili yerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, bu belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın gerçek eğiminin eğimi ölçen aletlerle taşınmazın gerçek eğimi belirlenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ve maki tefrik işlemiyle irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının
ölçeği kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeğine, yine kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlenmesi sağlanarak yukarıdaki ilkeler ışığında taşınmazın niteliği belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir” denilmektedir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, dava konusu 27842 ada 10 sayılı parselin tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit ve dava tarihinden önce 1946 yılında 8 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1952 yılında 5653 sayılı Kanuna göre yapılan maki tefrik işlemi bulunmaktadır. Daha sonra 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 3 numaralı ekip tarafından 1979 yılında yapılan aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi, 23.12.1988 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda taşınmazın maki tefrik işlemleri ve haritasında orman olarak gözüktüğü fiilen üzerinde orman ağaçlarının bulunduğu, orman arazisi ile bütünlük içinde olduğu, öncesinin orman olduğu, bir kısım yerlerinde orman ağaçlarının kesilmiş olsa dahi öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin ulaştığı sonuç dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Şöyle ki, 22.03.1996 tarih ve 1993/5-1 sayılı ...... kararı 5653 sayılı Kanuna göre kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel kanunlar gereğince oluşturulan tapulu yerlerde tapulara değer verileceği belirtilmiştir. Somut olayda, uzman orman bilirkişi kurulu ve fen bilirkişilerin orman tahdit haritası, makiye tefrik haritası, tevzi haritası, tapulama paftası ve eski tarihli memleket haritalarına dayalı yöntemine uygun şekilde yaptıkları uygulamada, çekişmeli taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahditinde kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı, 1951 yılında yapılan maki tefrik çalışmasında maki tefriki alanında, makiye ayrılan yerde olup bu alanda 1952 yılında yapılan toprak tevzi çalışmasında 2 pafta 19 ada 14 parsel sayısıyla tevzi tapusu oluştuğu, daha sonra 1963 yılında yapılıp 1978 yılında ilan edilen tapulama çalışmasında..... adına, Mart 1952 tarih ve 440 numaralı (19 ada 14 parsel) 6500 m² miktarlı tevzi tapu kaydına dayanılarak 63 parsel sayısı ve 6000 m² yüzölçümünde tespit ve tescil edildiği, satışlar yoluyla davalıya intikal ettiği, 2010 yılında uygulama kadastrosu ile 27842 ada 10 sayılı parsel 6038 m² olarak tescil edildiği; zeminde klizimetre ve ayrıca memleket haritası münhani eğrilerinden yararlanılarak yöntemine uygun olarak yapılan ölçümde eğiminin % 4 - % 6 arasında olduğu, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşı kavramından funda veya makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler orman sayılacağı, bilimsel ve teknik olarak da % 12’den fazla eğimli sahalar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle muhafaza makisi yani orman sayılacağı, çekişmeli taşınmazın eğimi itibariyle orman ve toprak muhaza karakteri taşımadığının, orman sayılmayan makilik olduğunun ve muhafaza makisi olmadığına, makiye ayrılan alanda ve özel kanun uyarınca tapusu oluştuğu belirlendiğine göre Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozma nedeni sayılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.