10. Hukuk Dairesi 2020/11030 E. , 2021/2505 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Dava, yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık sürelerinin dışlanması ile 506 sayılı Kanun kapsamında geçen sigortalılık süreleri ve doğum borçlanması sürelerinin dikkate alınarak, 16.01.2015 tarihli yaşlılık aylığı tahsisi talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
SGK vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince “..., 2829 sayılı Yasa"nın konuluş amacının hiçbir kurumdaki prim gün sayısının tek başına aylığa hak kazanamayan sigortalıları korumak olup, hizmet birleştirmesinin diğer kurumlardaki prim gün sayısı yeterli olduğu takdirde zorunlu olmadığı, davacının en son statüsünün 4/a olup, tahsis talep tarihinde 27 yıl 4 ay 23 gün sigortalılığının bulunduğu ve 44 yaşını ikmal ettiği, 4/a"lı olarak emekliliğe hak kazanabilmek için 20 yıl 44 yaş ve 5225 gün prim gün sayısının zorunlu olduğu, davacının toplam 7108 gün prim gün sayısından 1410 gün Bağ-Kur prim gün sayısı düşüldüğünden 4/a sigortalısı olarak (yurtdışı hizmet borçlanmaları dahil) 5698 gün prim gün sayısının bulunduğu, bu haliyle tahsis talep tarihinde aylığa hak kazandığı ve kurum işleminin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “ gerekçesi ile, “...Davanın kabulü ile davacının tahsis talep tarihi olan 16.01.2015 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile takip eden 01.02.2015 tarihi itibariyle 4/1-(a) kapsamında aylık bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların hak ediliş tarihlerinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine,...” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince,”... davacının 4/a sigortalılığı ile yurt dışı borçlanması toplandığında 5698 prim gün sayısının mevcut olduğu, buna göre davacının tahsis talep tarihi itibariyle 4/b sigortalı hizmetlerinin birleştirilmesine gerek kalmaksızın yaşlılık aylığı bağlanması şartlarını yerine getirmiş olması nedeniyle davanın kabulüne dair kararın yerinde olduğu sonucuna ulaşılarak, davalı kurumun istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile “...Davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,...” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacı sigortalı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde hukuka aykırı bir husus bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, 06.11.1970 doğumlu davacının 23.06.1987-6.1.1992 tarihleri arasında 1350 gün 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılık süresi, 8.7.1992-24.5.1999 tarihleri arasında 2477 gün ev hanımlığı borçlanması, 6.7.2000-6.7.2002 tarihleri arasında 720 gün doğum borçlanması, 1.9.2007-30.9.2008 tarihleri arasında 390 gün 506 sayılı Kanun 85.madde kapsamında isteğe bağlı sigortalılık süresi, 1.10.2008-31.8.2012 tarihleri arasında 1410 gün 1479 sayılı Kanun 79.madde kapsamında isteğe bağlı sigortalılık süresi, 4.9.2012-14.9.2012 tarihleri arasında 11 gün 4/1-a, 19.8.2014-27.8.2014 tarihleri arasında 9 gün 4/1-a kapsamında sigortalılık süresi, 1.9.2012-12.11.2014 tarihleri arasında 741 gün 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma ödemesi ile toplam 7108 gün prim ödeme gün sayısının bulunduğu, 16.01.2015 tarihli 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı tahsis talebinin, davalı Kurumun 05.03.2015 tarihli yazısı ile 1479 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerden sonra 1260 gün 506/5510 sayılı Kanun 4/1-a kapsamında hizmet bulunmadığından reddi üzerine, eldeki dava ile 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin dışlanması ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece, 1410 gün bağkur sigortalılık süresi dışlanarak 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına dair yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
506 sayılı Kanunun yaşlılık aylığından yararlanma şartları başlıklı 60’ıncı maddesinin (G) fıkrasında; bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği yönünde hüküm öngörülmüştür.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 38"inci maddesi hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörmüştür.
Mahkemece, davacının 18 yaş öncesi döneme ait çalışmalarının prim gün sayısına dahil edilebileceği, sigortalılık süresinin ise 18 yaşın ikmali ile başlayabileceği, dolaysıyla eldeki dosyada, davacının sigorta başlangıç tarihinin zaten de varolan 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışması nedeniyle 06.11.1988 olarak alınması ve 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlama koşullarının buna göre değerlendirilmesi gerektiği gözardı edilerek, sigorta başlangıç tarihinin 23.06.1987 olarak alınması ve yaşlılık aylığı koşullarının buna göre belirlenip yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olmuştur.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlarının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi 33. Dairesine gönderilmesine, 02/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.