21. Hukuk Dairesi 2016/15220 E. , 2018/4870 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Asıl ve Birleşen davaların davacısı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, Asıl ve Birleşen davaların kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni geciktirici nedenlere göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
A- Dosya kapsamından, 23.05.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda sigortalının vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde sigortalının % 30 oranında müterafik kusurunun olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş yararına hükmedilen 70.000,00 TL manevi tazminat tutarı ile davacı anne ve baba yararına yarı ayrı hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminat tutarları azdır.
B- Değinilmesi gereken diğer bir husus da şudur; iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında hak sahiplerinin maddi zararlarının hesaplanmasında Kurumun iş kazası nedeniyle hak sahiplerine bağladığı gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir kısmının düşülmesi esastır. Rücu edilebilir sosyal güvenlik ödemesi ise kazalının kusuru oranında indirim yapılan ödemedir. Bu kapsamda somut olayda hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda davacı eşe bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin davalı tarafın kusuru oranında rücu edilebilir kısmının tenzil edilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken ilk peşin sermaye değerinin tamamının düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı ...."ye yükletilmesine, 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.