3. Hukuk Dairesi 2020/4766 E. , 2020/4256 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, müvekkili ..."nın eşi, değer müvekkillerinin annesi olan ... "nın vefatından evvel hamile olup davalı hastanede kontrollerin yapıldığını 06/01/2014 tarihinde sezeryan ameliyatına alındığı, hekim hatasından dolayı doğum sırasında vefat ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların murisinin 06/01/2014 günü hastanede vefatı üzerine desteğinden yoksun kalan mirasçılar adına 5.000,00 TL"lik maddi tazminatın vefat tarihinden itibaren işleyecek artan oranlarda ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
Davacılar, davalı hekimin işini gerektiği gibi dikkat ve özenle yapmaması sonucu uğradığı zarardan hekimi istihdam eden hastanenin sorumlu olduğu iddiası ile eldeki davayı açmışlardır. Davacılar vekili, müvekkili ..."nın eşi, değer müvekkillerinin annesi olan ... "nın vefatından evvel hamile olup davalı hastanede kontrollerin yapıldığını 06/01/2014 tarihinde sezeryana alındığı, hekim hatasından dolayı, doğum sırasında vefat ettiğini ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’ndan alınan rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. O nedenle sağlık memuru ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır.
Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak
araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özelliklerinin gözönünde tutulması, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılması ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, (doktordan) tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Dosya içerisinde olayla ilgili mahkeme kanalıyla alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, yapılan teşhis ve tetkiklerin usulüne uygun olması nedeniyle doktora atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir. Davacılar, alınan rapora itiraz etmiştir. O halde mahkemece, Müteveffa ... "nın davalı hastanede olduğu ameliyat nedeniyle doktor hatasının bulunup bulmadığı, davacıların bilirkişi raporlarına yaptığı itirazları da değerlendirilip tartışılmak üzere üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman akademik kariyere sahip yeni bir bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan 35,90 TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.