3. Hukuk Dairesi 2020/869 E. , 2020/4283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
VEK.AV....
Taraflar arasındaki menfi tespit ve muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde her iki tarafça istinaf kanun yoluna müracaat edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ; davalı kurum sigortalılarının reçete karşılığında ilaç ihtiyacını karşıladığını, 09.08.2016 tarih ve 40815654-12001-18346169-E 4363677 sayılı yazı ile tarafına 2016 yılı ilaç temin protokolünün 5.3.2 maddesinin ihlal edildiğinden bahisle 1. kez uyarı işlemi, 5.3.5 maddesinin ihlal edildiğinden bahisle 15.342.96 TL cezai şart işlemi ve 4.36.6 maddeye göre de "‘ihlal yapılan reçete ödenmez’" gerekçesi ile 9.355.41 TL kesinti uygulanacağının bildirildiğini, ihlallerle ilgili olarak savunmasının alınmadığını, hangi reçetelerde ihlal yaptığı bilgisinin verilmediğini, hak sahiplerine ilaç teslimi yapılmadığı hususunun kurumca açıklanmadığını, cezai şart hesaplamalarının hatalı ve anlaşılmaz olduğunu, bu itibarla davalı kurumun işlemlerinin haksız ve hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davalı kurumun hakkında uyguladığı işlemin hukuka aykırılığının ve davalı kuruma hiçbir borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kurum uygulamasının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun ve hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; Davanın kısmen kabulüne;İlaç temin protokolünün 5.3.5 maddesi gereğince bir kez uyarı yapıldığından 5.3.2 maddeye göre uygulanan bir kez uyarının yerinde olmadığı, 4.3.6 maddeye göre uygulanması gereken cezanın 8.429,17 TL olarak uygulanması gerekirken 9.335,41 TL olarak uygulanması suretiyle 926,24 TL fazla uygulandığı belirtilerek, bu miktarın iptali ile davacının bu miktar üzerinden borçlu olmadığının tespitine,fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkesince;davalının istinaf taleplerinin esastan reddine; esas hakkında verilen hükmün usul ve yasaya uygun bulunduğu ancak mahkemece hükümde maddi hata yapıldığı belirtilerek davacının istinaf taleplerinin kısmen kabulüne , ilk derece mahkemesi kararının hükmün 2. Bendindeki "9.335,41" TL ibaresinin kaldırılarak yerine "9.355,41" TL yazılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş, verilen bu karar, her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
1-) Bölge adliye mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b-2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde yahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise HMK’nın 359. maddesinde belirtilmiş olup buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise "hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının 2. bendi düzeltilerek, düzeltilen kısım dışında kalan kısımların aynen korunmasına yönelik karar verilmesi usule aykırıdır. Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, ardından, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekmektedir.
O halde bölge adliye mahkemesince, yukarıda açıklanan HMK’nın 359/2. ve 353/1-b-2. maddelerindeki düzenlemeler de gözetilerek, esas hakkında taleplerin her biri bakımından tek tek hüküm kurulması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2. bendi düzeltilerek diğer kısımların aynen korunması yönünde ve kararın infazında da tereddüt oluşmasına sebebiyet verecek şekilde karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.