11. Hukuk Dairesi 2019/541 E. , 2020/1399 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09/01/2018 tarih ve 2017/68 E- 2018/28 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/11/2018 tarih ve 2018/567 E- 2018/1298 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Federal Almanya Cumhuriyeti Essen Eyalet Mahkemesinin 8 O 257/05 numaralı dosyasında verilen 05/05/2006 tarihli kararın ve yargılama masraflarına dair masraf tespit kararlarının 5718 sayılı M.Ö.H.U.K. hükümlerince tenfizine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, savunma haklarının ihlal edildiğini, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuda hüküm tesis edildiğini, yabancı ilamın Anayasanın 10. ve 141. maddesine, maddi ve usul hukukumuzdaki kamu düzeni kurallarına aykırı olduğunu, yabancı mahkeme kararının illiyet rabıtasından yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davaya konu yabancı mahkeme kararının ilk olarak davalıya posta yoluyla tebliğ edilmeye çalışıldığı, bilahare davacı vekilinin talebi doğrultusunda kararın yeniden Adalet Bakanlığı aracılığı ile tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilen karara karşı yasal süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulduğu, ancak yabancı mahkemece temyiz talebinin geçersiz olduğu ve sonradan yapılan tebliğin kesinleşen kararı ortadan kaldırmayacağı gerekçesi ile temyiz talebinin reddine karar verildiği, buna göre kararın ilk olarak davalıya doğrudan posta yolu ile tebliğ edilmesinden dolayı davalının savunma ve temyiz hakkının kısıtlandığı ve engellendiği, yurtdışında faaliyet gösteren şirkete, yurtiçi tebligat yapılmasının kamu düzeninden olan Türk usul ve tebliğ yasalarına aykırılık oluşturduğu, yabancı mahkeme kararı usulüne uygun tebliğ edilmediğinden yabancı mahkeme tarafından verilen kesinleşme şerhinin de bir önem ifade etmediği, bu durumda MÖHUK"nın 50. maddesi gereğince ortada kesinleşmiş bir karar olduğundan söz edilemeyeceği (11.HD. 2014/13642 E.-15939 K.) gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, davalı şirkete yapılan tebliğ usulsüz olduğundan bu husustaki mahkeme kararının yerinde olduğu, davalı ...’a hiç tebligat yapılmadığı dikkate alınarak bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 17/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.