16. Hukuk Dairesi 2018/1807 E. , 2019/3007 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Alioğlu Köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 4 parsel sayılı 678,14 metrekare, 112 ada 6 parsel sayılı 90,05 metrekare, 112 ada 14 parsel sayılı 354,53 metrekare, 112 ada 20 parsel sayılı 980,03 metrekare, 116 ada 93 parsel sayılı 2.519,45 metrekare, 117 ada 12 parsel sayılı 160,51 metrekare, 117 ada 23 parsel sayılı 184,92 metrekare, 117 ada 39 parsel sayılı 1.219,96 metrekare, 117 ada 55 parsel sayılı 2.417,91 metrekare, 117 ada 64 parsel sayılı 1.206,73 metrekare, 117 ada 85 parsel sayılı 1.033,69 metrekare, 117 ada 86 parsel sayılı 1.282,36 metrekare, 117 ada 119 parsel sayılı 6.713,10 metrekare, 118 ada 2 parsel sayılı 422,73 metrekare, 118 ada 4 parsel sayılı 106,15 metrekare ve 119 ada 3 parsel sayılı 3.689,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... evlatları ... ve müşterekleri adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, taşınmazların yarı payının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların, tarafların kök murisleri olan ...’dan geldiği, davacı tarafın dayandığı satış vaadi senedinin, muris tarafından, kızlarından ve ilk eşinden olan oğlu ...’dan mal kaçırmak amacıyla düzenlendiği, murisin asıl amacının satış değil, bağış olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacılar ... ve müşterekleri, dava konusu taşınmazların, taraflarla kök murisleri olan dedeleri ...’dan geldiğini, ...’in noter huzurunda düzenlenen 23.03.1970 tarihli “re’sen satış vaadi” sözleşmesi ile dava konusu taşınmazları, oğulları Orhan (davacıların murisi) ve ...’e sattığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların yarı payının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Bir kısım davalılar ise cevaben; dava konusu taşınmazların davacı tarafın da iddia ettiği gibi, kök muris ...’den geldiğini ancak, davacı tarafın dayandığı satış vaadi sözleşmesinin satış amaçlı değil bağış amaçlı yapıldığını, murisin amacının kızlarından ve üvey kardeşleri olan ...’dan mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuşlardır. Davacıların dayandığı ... Noterliğinin 23.03.1970 tarih 1978 yevmiye numaralı “re’sen satış vaadi mukavelesi” başlıklı senet içeriği incelendiğinde; senedin taraflarının ... ile oğulları ... ... ve ... olduğu, ...’un “Alioğlu Köyü hudutlarında bulunan gayrimenkullerinin tamamını oğulları ... ... ve ...’a yarı yarıya olmak üzere 50.000 lira bedel mukabilinde satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, satış bedelini kendilerinden nakten ve tamamen aldığını, gayrimenkulleri kendilerine teslim ettiğini” beyan ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların tespitleri belgesiz zilyetliğe dayalı olarak yapılmış olup, tespitte tapu kaydı esas alınmamıştır. Tapusuz taşınmazlarda muvazaa iddiası dinlenemeyeceği gibi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/son fıkrasında düzenlenen; “Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır.” hükmü uyarınca, bu hususun aksini iddia edenin aynı nitelikte yazılı bir belge ile iddiasını ispat etmesinin gerekeceği, davacı tarafın dayandığı noter satış vaadi sözleşmesinde “dava konusu taşınmazların ... ... ve ...’a satış vaadinde bulunulduğu ve bedelinin nakten ve tamamen alındığı” ve “taşınmazların vaat edenden teslim alındığı” belirtilmiş olup, bu hususların aksini davalı tarafın, aynı kuvvette başka bir yazılı belge ile kanıtlayamadığı anlaşıldığına ve dava konusu taşınmazların, tarafların kök murisleri olan ...’dan geldiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığına göre, Mahkemece satış vaadi sözleşmesine değer verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,22.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.