3. Hukuk Dairesi 2020/4719 E. , 2020/4338 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ...,... Köyü mevkiinde bulunan 1016 ada, 17 parsel sayılı taşınmazın taraflara babalarından intikal ettiğini, bu taşınmazdaki miras hissesinin kendisinin izni alınmadan davalıya verilen vekalet ile 1974 yılında 3. kişiye satıldığını, bu satıştan bugüne kadar haberi olmadığını, söz konusu miras payının vekalet görevi kötüye kullanılarak satılması nedeniyle, zararının tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazdaki hissesinin dava tarihi itibariyle değerinin belirlenerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı olan kardeşi ...’e verilen vekaletnameye istinaden, 1974 yılında bilgisi dışında 3. kişiye devredilen taşınmaz hisselerinin bedelinin dava tarihi itibariyle değerinin belirlenerek davalıdan tahsili talebi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise öncelikle alacağın zaman aşımına uğradığını, kendisinin dayısı tarafından evlat edinildiğini, davacı ile öz kardeş olduklarını, avukatlık yaptığını, babalarından intikal etmiş olan taşınmazların taksim, tevhit ve parselasyon gibi işlerinin yapılması, bu taşınmazlardan bazıları üzerinde bina inşaa edilmesi hususunda kardeşlerinin kendisini vekil tayin ettiklerini, vekalet görevini sadakatla ve özenle yerine getirdiğini savunmuştur. Mahkemece,’... Bağcılar Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevaba, ekinde gönderilen kayıtlarla, resmi senet örneklerine göre; davacının uyuşmazlık konusu taşınmazdaki hissesi, dava dışı vekili ...tarafından satıldığı anlaşılmış olup; bu resmi belgeler karşısında, davacı vekilinin, söz konusu hissenin, müvekkili tarafından davalıya 1971 yılında verilmiş bir vekaletnameye istinaden parça parça satıldığına ilişkin iddiasının dinlenme olanağı yoktur.
Bu nedenle; bilirkişi raporunda belirtilen; "somut olayda; vekaletnamenin kötüye kullanılması durumunun söz konusu olmadığı" yolundaki tespite mahkememizce de iştirak’ edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sırasında geri çevirme yapılarak temin edilen tapu kayıtları incelendiğinde kayıtların okunaklı olmamasına rağmen 1974 yılında davalıya verilen vekalet kapsamında davacının bir takım hisselerinin satışının yapıldığı görülmüş olup yapılan satışlar davalının da kabulündedir. Vekil, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır ve müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 508/1). Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da açıktır. Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle tapu sicil müdürlüğünden söz konusu kayıtların okunaklı örnekleri getirtilerek, 1974 yılında davalıya verilen vekalet ile yapılan hisse satışı nedeniyle davacının herhangi bir zararının olup olmadığı hususunda gerekirse bilirkişi heyetinden de rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan 31,40 TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.