16. Hukuk Dairesi 2019/1686 E. , 2019/3012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Güneyli Mahallesi çalışma alanında bulunan 116 ada 1779 parsel sayılı 4.282,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın ..."ın kullanımında olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, 2010 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında da kullanıcı değişikliği yapılmamıştır. Davacı ..., dava konusu taşınmazın davalı ile müşterek murisleri olan babaları ... ..."dan geldiğini ileri sürerek, taşınmazda ... mirasçıları lehine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yagılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 116 ada 1779 parsel sayılı taşınmazın, tarafların müşterek murisi olan ... ...’dan gelmediği, taşınmazın davalı ... tarafından kendi nam ve hesabına kullanıldığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 116 ada 1779 parsel sayılı taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın ...’ın kullanımında olduğu şerhi yazılarak, Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazın, kardeşi ... ile müşterek murisleri olan babaları ... ...’dan geldiğini, ...’in ailesi ile birlikte 1975 yılında ...’a göç ettiğini ancak kardeşi...’nin 2 yıl sonra tekrar ...’ye dönerek, dava konusu taşınmaz da dahil olmak üzere babasından gelen taşınmazları, ailesinin nam ve hesabına kullandığını ileri sürerek, taşınmazda ... mirasçıları lehine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davalı ... ise, taşınmazın babası ...’den gelmediğini, taşınmazı en az 30 yıldır kendi nam ve hesabına kullandığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 11.10.2013 gününde yapılan keşifte, yerel bilirkişi dinlenilmemiş, keşifte dinlenen tespit bilirkişileri ve davalı tanıkları, dava konusu taşınmazı uzun zamandır davalı ...’nin kullandığını ancak...’nin kullanımının kimin adına olduğunu bilmediklerini ve yine...’den önce taşınmazı kullanan olup olmadığını bilmediklerini beyan etmişler, 18.04.2014 gününde yapılan 2. keşifte dinlenen yerel bilirkişi..., dava konusu taşınmazın, tarafların murisi ... tarafından 1975 yılına kadar kullanıldığını, 1975 yılında ...’in ailesi ile birlikte ...’a göç ettiğini, davalı ...’nin 1976 yılında köye geri dönerek taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, ...’in terekesinin taksim edilip edilmediğini bilmediğini beyan etmiş, davacı tanığı ..., dava konusu taşınmazın ...’den geldiğini, ...’in 1975 yılında ...’a göç ettiğini, halen ...’da yaşayan ... varisleri bulunduğunu, ...’daki varislere köydeki taşınmazlardan yer verildiğini, yayladaki taşınmazlardan ise yer verilmediğini, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından kullanıldığını beyan etmiş, davacı tanığı ... ise, dava konusu taşınmazın imar-ihyasının davalı ... tarafından yapıldığını, muris ...’in terekesinin taksim edilmediğini, murisin köy içinde ve yaylada taşınmazları bulunduğunu, köy içindeki taşınmazlardan davacı ...’a, ...’da bulunan kardeşleri ile paylaşsın diye pay verildiğini, köyde yalnızca davalı ... bulunduğu için tapuların onun adına çıktığını beyan etmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinde muris ... terekesine dahil olup olmadığı veya taşınmazın tereke malı olmayıp davalı ... tarafından tarım arazisi haline getirilip getirilmediği tereddütsüz olarak belirlenmemiş, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları arasında ortaya çıkan çelişkiler giderilmemiştir.
Hal böyle olunca sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın davalı ...’ye mi yoksa tarafların müşterek murisi ... ...’a mı ait olduğu, taşınmaz muris ...’e ait ise sağlığında taşınmazı davalıya hibe edip etmediği yahut, ölümünden sonra murisin terekesinin yöntemince taksim edilip edilmediği, taksim edildiyse dava konusu taşınmazın kimin payına isabet ettiği, taşınmazın 1975 yılı öncesinden tespit tarihine kadar kim tarafından, ne zamandan beri, ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe elverişli rapor alınmalı; tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.