3. Hukuk Dairesi 2020/3190 E. , 2020/4347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davacı ve davalı ... ile davalı ... vekilince murafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Murafaa için belirlenen günde duruşmalı temyiz eden davalı Asil ... ve vekili avukat vekili avukat ... ile temyiz eden davacı vekilleri avukat ..., avukat ... geldiler. Hazır olan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra kararın açıklanması başka güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine, gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılar ... ile 9.3.2012 tarihinde imzalanan avukatlık ücret sözleşmesi gereğince davalı ... Türk Ltd.Şt.i tarafından bu davalılar aleyhine açılan ve 2012/217 esasta görülen davada avukatlık hizmeti verdiği gibi davalı şirket aleyhine dava açılması için gerekli evrakları hazırladığını, ancak davalıların kendisini bertaraf ederek haricen sulh olduklarını ve vekalet ücretinin ödenmedği gibi 10.4.2013 tarihli ihtarla da haksız olarak azlediğildiğini ileri sürerek ücret sözleşmesi ile kararlaştırılan avukatlık ücretinden fazla hakları saklı kalarak üç kalem ücretten şimdilik 30.000 TL.nin yasal faizi ile Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesi de gözetilerek davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 300.960,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanını reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 40.267,50 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar ..."den, 220.425,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hükme karşı, davacı ve davalılar istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, davalıların istinaf talebinin ayrı ayrı reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 80.535,00 TL"nin davalı ... ve ... "den, 220.425,00 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı, davalılar ..."in vekili olarak diğer davalı şirket tarafından açılan davada avukatlık hizmeti verdiğini ayrıca sözleşme ile kararlaştırılan diğer hizmetleri yerine getirdiğini ileri sürerek, davanın sulh ile sonuçlanması nedenine dayalı olarak akdi ve yasal vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili talebi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacı avukatın davalı şirket tarafından diğer davalılar aleyhine açılan davada hakettiği 181.500 TL. akdi ve 38.925 TL. karşı yan vekalet ücreti toplamı 220.425,00 TL"nin davalılardan, diğer hizmetleri için hakettiği akdi vekalet ücreti 80.535,00 TL"nin davalılar ..."den müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla "İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir... Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır....Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak
ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin anılan İçtihatı Birleştirme Kararına göre, davalı Şirketin davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihatı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınıp verilmesine, peşin alınan 44,40 TL temyiz harcının davacıya, 5.139,64 TL davalı ... ve ..."ya, 3.719,91 TL ... Ltd. Şti."ye iadesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
./.