Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6463
Karar No: 2019/6566

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6463 Esas 2019/6566 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6463 E.  ,  2019/6566 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin.....193 sayılı parseli 02.07.2007 tarihinde satın aldığını, satın aldığı tarihte 193 sayılı parselin yüzölçümünün tapuda 47.500,00 m² olduğunu ancak, müvekkilinin satın aldığı tarihten sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan çalışma ile 33.210,94 m² olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin tapu sicilinde yazılan yüzölçümü miktarına güvenerek taşınmazı satın aldığını ve TMK’nın 1007. maddesi uyarınca müvekkilinin zararından davalı Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın düzeltme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, daha sonra 01.07.2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle talebini artırarak toplam 154.893,41 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsilini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile 123.171,69 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Tazminat istemine dayanak Mardin ili, Savur ilçesi, Kırkdirek köyü 193 parsel sayılı taşınmaz 1985 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tapu kaydına dayanılarak 47.500 m2 yüzölçümü ve tarla niteliği ile dava dışı ..... isimli kişi adına tespit ve tescil edilmiş, davacı ... ise 02.07.2007 tarihinde taşınmazın tamamını satın alarak malik olmuştur. Söz konusu taşınmazda satın alma tarihinden sonra 3402 sayılı Kanunun 41.maddesi kapsamında düzeltme işlemi yapılarak yüzölçümü 33.210,94 m² olarak düzeltilmiş ve 24.02.2014 tarihinde tapu siciline kaydedilmiştir. 12.02.2015 tarihinde ise toplulaştırma işlemi sonucu 112 ada 3 parsel sayısı ve 32.541,91 m² yüzölçümü ile tapuya tescil edilmiştir. Davacı 01/02/2016 tarihinde eldeki davayı açmıştır.
    1) Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; 6100 sayılı HMK’nın "Taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26. maddesinde (mülga HUMK’nın aynı doğrultuda hüküm içeren 74. maddesinde) "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır" hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm karşısında somut olaya bakarsak, davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak suretiyle TMK"nın 1007. maddesi uyarınca 1.000 TL maddi tazminatın 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince taşınmazın yüzölçümüne ilişkin düzeltmenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş ancak 01.07.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle de dava değerini toplam 154.893,41 TL"ye yükseltmiş ve bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkemece taleple bağlı kalınarak, kısmen kabule karar verilen 123.171,69 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin hükmün faizin başlangıç tarihine ilişkin olarak düzeltilerek onanması yönündeki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2) Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmiştir. Şöyle ki, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
    Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
    Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacıya ait parselin yüzölçümünün kadastro sırasında fazla miktarlı olarak tespit edilip, bu haliyle tapuya tescil edilmesi ve sonrasında bu hatalı işlemin düzeltilmesi ile davacının tapulu parselinin yüzölçümünün, parseli satın aldığı tarihe göre azaldığı iddiasıyla açılan eldeki davada davacının zararının oluştuğu ve bu zararın tazminini TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletten isteyebileceğinin kabulü gerekir. Zira, az yukarıda da belirtildiği gibi tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. (HGK"nın 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K. ve 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. - 2010/318 K. sayılı kararları da bu yöndedir)
    Ancak zarar, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme işleminin tapu kaydına işlenmesinden önce 41. madde uygulamasının kesinleşmesi ile doğacağından, zarar hesabı da 41. madde uygulamasının kesinleştiği tarihe göre yapılmalıdır. Dosya kapsamından, her ne kadar çekişmeli taşınmazın yüzölçümünün 47.500 m² olarak tapuda kayıtlı iken 41. madde uygulaması ile 33.210,94 m²"ye düşürüldüğü ve 24.02.2014 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmakta ise de, bir örneği dosyada bulunan karar suretinden 41. madde uygulamasına davacı tarafça itiraz edildiği ve Savur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/29 E. - 2015/58 K. sayılı dosyasında yapılan yargılamada davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece ilgili dava dosyası getirtilerek kararın ve dolayısı ile 41. madde uygulamasının ne zaman kesinleştiği belirlenmeden 41. madde uygulamasının 2012 yılında yapılması nedeni ile bu tarih dikkate alınarak taşınmaz bedelinin belirlenmesi ve davanın bu bedel üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece Savur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/29 E. - 2015/58 K. sayılı dava dosyası getirtilerek ne zaman kesinleştiği belirlenmeli ve bu tarih itibariyle çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri
    ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler yardımıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazın sulu-kuru olup olmadığı, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle tespit edilmesi, 41. madde uygulamasının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, ilçe tarım müdürlüğünden getirilecek yörede yetişen münavebe ürünlerine ilişkin üretim gelir ve giderlerini gösteren tablo ile bilirkişi raporu denetlenerek gerçek zararının saptanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
    2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi