Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4134
Karar No: 2019/6570

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/4134 Esas 2019/6570 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/4134 E.  ,  2019/6570 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., .... köyü 207 ada 16 sayılı parselin, 11889,37 m² yüzölçümü ile adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazı önceki sahibinden satın aldığını, taşınmazın bir bölümünün, 101 ada 1 sayılı orman parseli sınırları içinde bırakıldığını iddia ederek, orman sınırlandırmasının talep edilen taşınmaz bölümü bakımından tapusunun iptali ile 207 ada 16 sayılı parsele ilave edilmek suretiyle, yeni yüzölçümüyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın, orman sayılan yerlerden olmadığı, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile bilirkişi raporuna ekli krokide (A1) ile gösterilen 7420,54 m² yüzölçümlü bölümün 101 ada 1 sayılı orman parselinden ifrazına, 207 ada 16 sayılı parsele eklenmesine, (B) harfi ile gösterilen 4805403,41 m² yüzölçümlü bölümün orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 04/06/2012 gün ve 2012/2843 E. - 8417 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir
    Yargıtay bozma kararında özetle; “Mahkemece; çekişmeli taşınmazın, orman sayılan yerlerden olmadığı, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, incelenen dosya kapsamına göre, mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu 101 ada 1 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğu"nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin HGK"nın 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün ve 2006/20 - 467 - 494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacı gerçek kişinin 101 ada 1 sayılı orman parselinin krokide (A1) ile gösterilen 7420,54 m²’lik bölüme yönelik olarak zilyetliğe dayanarak açtığı davanın, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, bu bölüme yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır." denilmiş, mahkemece bozma kararına karşı direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/11/2015 gün ve 2014/20-631 E. - 2015/2689 K. sayılı kararı ile direnme kararı yerinde bulunarak işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; 10 yıllık süre içinde zilyetliğe dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraza, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmıştır.
    Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Şöyle ki; eldeki dava, davacı tarafından zilyetlik hukukî nedenine dayanılarak genel mahkemede açılan tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup, dosya üzerinde yapılan incelemede çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin ......15.10.2010 tarihli yazısı uyarınca, kadastro mahkemesinin 2007/40 Esasında davalı olduğu ve bu nedenle tapu kaydının gönderilemediği belirtilmiştir.
    Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin 4. fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi de zorunludur.
    Somut olayda ise mahkemece ilgili kadastro mahkemesinin 2007/40 Esas sayılı dava dosyası celbedilmeden, çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin dava tarihi itibariyle kadastro tutanağının kesinleşip kesinleşmediği bu anlamda davaya bakmakla görevli olup olmadığı hususları irdelenmeden davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca, yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığından çekişmeli taşınmazın niteliği eski tarihli resmi belgeler üzerinde yapılacak inceleme ile belirlenecektir. Hükme esas alınan üçlü orman bilirkişi kurulu tarafından çekişmeli taşınmazın 1957 tarihli memleket haritası ve 1949 tarihli hava fotoğrafına göre orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmiş ise de rapor ekinde taşınmazın hava fotoğrafındaki konumu gösterilmediğinden rapor bu haliyle denetlenememektedir. Kaldı ki; davacı zilyetlik nedenine dayanarak eldeki davayı açmış olup, kadastro tespit tarihinden itibaren geriye doğru 15-20 yıl öncesi memleket haritası ve hava fotoğrafı da incelenmediği gibi ziraat bilirkişi tarafından çekişmeli taşınmaz üzerinde yaklaşık 10 yıldır tarım yapılmadığı belirtildiğinden davacının kazanıma elverişli zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt meydana gelmiştir.
    O halde; öncelikle mahkemece ....... Kadastro Mahkemesinin 2007/40 Esas sayılı dava dosyası bulunduğu yerden getirtilerek, dava tarihi olan 06.10.2010 tarihi itibariyle çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin kadastro tutanağının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşmemiş ise davaya bakma görevi kadastro mahkemelerine ait olacağından görevsizlik kararı verilmelidir.
    Aksi takdirde, mahkemece, en eski tarihli ve kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi marifetiye mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, bu belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle; yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi, fen elemanı ve orman mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde krokili rapor alınmalı, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK"nın 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; kadastro tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairenin 04.06.2012 tarih ve 2012/2843 E.-2012/8417 K. bozma kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının değişik gerekçeyle ve açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi