20. Hukuk Dairesi 2017/8592 E. , 2019/6573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ...... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 15.07.2014 tarihli dilekçesi ile; ..... mahallesi 113 ada 17 parsel sayılı 28246 m² yüzölçümlü taşınmazın vekil edeni tarafından 06.06.1985 tarihinde satın alındığı, 1154 m² bölümünün yola terk edildiği, geri kalan bölüme iki adet pilon yeri inşa edildiği ve bu alanların ifrazı ile 113 ada 33 parsel numarasında 27084 m² taşınmaz kaldığı, 09.06.1995 tarihinde tapu kaydına 6831 sayılı Kanun gereği 2/B şerhi konulduğu ve aynı yıl imar uygulamasına tabî tutularak 4544 ada 1 parsel sayısında ....... hissesinin .... Belediyesi, 20165/27161 hissesinin vekil edeni adına şuyulandırılarak tescil edildiği, parselin 2/B madde şerhi konulan 5840 m² bölümünün 12.10.2001 tarihinde ifraz edilerek 4544 ada 1 parsel sayısında ve 5840 m² yüzölçümüyle 2/B niteliğinde tescil edildiği, geriye kalan bölümün ise 4544 ada 6 parsel sayısında 6996/27161 hissesinin ..... Belediyesi, 20165/27161 hissesinin vekil edeni adına tescil edildiği, yeniden yapılan imar uygulaması ile de 4544 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ..... Belediyesi adına tescil edildiği, 5635 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile de takas edilmek suretiyle 4544 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescil edildiği, 2/B maddesine konu alanlar üzerinde yapılan imar uygulamasının yok hükmünde olduğu, Hazine adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiasıyla, 4544 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve 6292 sayılı Kanun uyarınca bedelsiz olarak vekil eden adına tesciline, aksi takdirde 6292 sayılı Kanunda öngörülen usûllere göre taşınmazın bedelinin ödenmesi suretiyle vekil eden şirket adına satışı ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uygulamasından kaynaklandığı gerekçesiyle yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 28.04.2015 tarih 3378-3285 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava imar parsellerinin dayanağını teşkil eden idari işlemin, nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman sınırı dışına çıkartılan alanlarda yapılan imar uygulamasının yok hükmünde olduğundan, imar parsel sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düşeceği gerekçesiyle taşınmazın imar öncesi kadastral mülkiyet ve geometrik durumunun ihyası ile 6292 sayılı Kanun uyarınca bedelsiz olarak iadesi, aksi takdirde bedeli ödenmek suretiyle tescili isteğiyle açılmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine göre, Medenî Kanunun 1025 - 1027. (933 - 935.) maddeleri gereğince ilgililerin yazılı bildirimleri dışında, kural olarak mülkiyetin belirlenmesine ilişkin tescil, tapu iptali tescil gibi tapu sicilinde değişiklik yapmayı gerektiren davalara bakma görevi adli yargı yerine aittir. Çünkü adli mahkemelerin kararı olmadan tapu sicilinde değişiklik yapılamaz. Bu nedenle, bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenenler, tapu sicilinin düzeltilmesini özel hukuk hükümleri uyarınca adli yargı yerinde dava edebilecekleri gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, bu sırada davalı ... Belediyesinin görev itirazı reddedilince davalı tarafından idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığının çıkartılması talebiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmuştur. Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından dosya inceleme aşamasında iken eldeki davada mahkemece idari yargının görevli olduğundan bahisle yeniden davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ......vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bu sırada Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından 27.11.2017 tarih 2016/519-2017/659 sayılı karar ile davanın kökenini hukuki varlığını devam ettiren ve davacı tarafından da açıklanan parselasyon ve ifraz gibi idari işlemlerin oluşturduğu, bu itibarle eldeki davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı .......yükletilmesine 13/11/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.