3. Hukuk Dairesi 2020/4094 E. , 2020/4371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı üniversite ile hizmet alım sözleşmesi imzaladıklarını ve sözleşme gereği üzerine düşen edimlerini ifa ettiğini, ancak davalının hakediş ödemelerinden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 81. maddesi 1. fıkrasının (ı) bendine ve sözleşmeye aykırı olarak kesintiler yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah ile talebini 254.264,12 TL" ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi ... tarafından tanzim olunan 26/6/2013 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30/12/2013 tarihli kararı ile onanmış iken, davalının karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31/3/2014 tarih, E.2014/7522, K.2014/9644 sayılı kararı ile ; "... Davalı, bilirkişi raporuna itiraz ederken, hesaplamaya esas alınan bazı dönemlere ilişkin aralarında sözleşme bulunmadığını, bazı kalemlerin mükerrer olarak hesaplandığını bildirmiş ve ancak bu itirazların değerlendirilmesi bakımından yeniden rapor alınma yoluna gidilmemiştir. Bu haliyle yeterince inceleme ve araştırma yapıldığından söz edilmesi olanaksız olup, eksik inceleme ile karar verilemez. Bu itibarla öncelikle; davaya konu dönemleri kapsar sözleşme var ise dosyaya ibrazının sağlanması, sözleşmelerde nazara alınarak davalının itirazlarını karşılar şekilde bilirkişiden ek rapor alınması gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı" gerekçeleri ile davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazının kabulüne, onama ilamının kaldırılmasına, inceleme konusu Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve yargılama sonunda 16/4/2015 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaya itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile 111.161,55 TL"nin 10.000 TL"sinin dava tarihinden, 101.161,55 TL"sinin 23/8/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Mahkeme, bozma ilamı doğrultusunda davalının 26/6/2013 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar ek rapor tanzimi için dosyayı bilirkişiye tevdi etmiştir. Emekli Sayıştay uzman denetçi ... 16/4/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının, hazinece ödenmiş primlerin iadesini davalıdan talep edemeyeceği kanaatinde olduğunu belirtmiş, ardından Mahkemenin aksi taktirde olması durumunda, davacınn davalıdan talep edebileceği meblağı 111.161,55 TL olarak hesaplamıştır. Her iki taraf da söz konusu bu raporda yapılan alacak hesabına itiraz etmiştir.
Mahkeme, 16/4/2015 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek, davacının da itirazlarını karşılar şekilde rapor tanzim edilmesi için dosyanın yeni bir hesap bilirkişisine tevdine karar vermiştir. Hesap uzmanı, hukukçu bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 28/3/2016 tarihli raporunda; "temyiz incelemesi sonucu verilen karar ile davalı idarenin 5510 sayılı yasa 81/1-ı maddesi uyarınca davacının hakedişlerinden yaptığı kesintinin haksızlığının ispatlanmış olduğu, bu nedenle 16/4/2015 tarihli raporda beyan edilen kanaatin bir önemi olmadığı, ancak anılan bu raporda bilirkişice gerekli hesaplama yapıldığından bu hesaplamaya itibar edilerek 111.161,55 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği" mütalaa edilmiştir.
Her ne kadar, Mahkemece, önceden alınan bilirkişi raporlarındaki eksiklikleri giderdiği belirtilerek 28/3/2016 tarihli bilirkişi raporuna dayanılmış ise de, hükme dayanak yapılan bu raporda, davacının davalıdan talep edebileceği alacağın hesaplanmadığı, yalnızca "bozma kararı doğrultusunda ve dosyaya celp edilen sözleşmeler uyarınca 16/4/2015 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaba itibar edilmesi gerektiği" açıklaması ile görüş beyan edildiği, dolayısıyla davacının 16/4/2015 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarının ve davalının 31/3/2014 tarihli bozma ilamına konu edilen itirazlarının karşılanmadığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca, Mahkemece, dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii ile, davacı şirket ve davalı üniversitenin, davalının hak edişlerinden yapılan haksız kesintilerin miktarını belirleyen önceki bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlarını değerlendiren, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu temini ile alınacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.