3. Hukuk Dairesi 2020/669 E. , 2020/4379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ
VEK.AV....
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesine davacı tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ...,... Firması’nın, 1 hasta yönünden 2010 yılı optik sözleşmesinin 6.3.5. maddesinde yer alan reçete muhteviyatının hasta ya da yakınına teslim edildiğine dair imzanın hasta ya da yakınına ait olmadığı, 8 hasta yönünden 6.3.16. maddesinde yer alan başka bir müessese tarafından müracaatı kabul edilen hastalara ait reçeteleri kuruma fatura etmesi nedeniyle, 2 hasta yönünden 6.3.17. maddesi yönünden sahte reçete fatura edilmesi nedeniyle, 3 hasta yönünden 6.3.18. maddesi yönünden reçete muhteviyatı hastaya verilmiş gibi gösterilerek kuruma fatura edilmesi nedeniyle toplam 160.051,20 TL cezai şart işlemi uygulandığı, bu cezai işlemler nedeniyle sözleşmenin 4.3.12, 4.3.15 ve 4.3.16. maddeleri gereği 720,54 TL reçete bedelinin tahsilinin davalıdan talep edildiğini ancak davalı tarafından ödenmediğini, ayrıca mesul müdür ...’ın hiç müesseseye gitmediği ve reçete arkalarındaki imzanın kendisine ait olmadığı beyanı üzerine diplomasının kiralandığı, optik firmasının muvazaalı işletilmesi nedeniyle sözleşmenin 6.3.23. maddesine göre 25.12.2009-05.08.2010 tarihleri arasındaki tüm fatura edilen reçete bedelleri yersiz ödeme sayılarak sözleşmenin 4.3.16. maddesi gereğince iadesi istenmiştir. Tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları
saklı kalmak kaydı ile şimdilik 75,60 TL cezai şart tutarının 21.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ve 25.12.2009-05.08.2010 tarihleri arasında fatura edilen reçete bedeli olan 113.093,79 TL’nın her bir reçetenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen 2010 yılı optik sözleşmesine aykırı olarak müessese tarafından sahte reçete düzenlendiği ve kurumdan bedelinin fatura edildiği, reçete muhteviyatı gözlük camı veya çerçevelerin hastalara teslim edilmediği vs. gibi sahtecilik işlemlerinin ceza yargılamasına da konu olduğu ve mahkemece sanık olarak yargılananların beraatine karar verildiği, yine yapılan incelemede de davacı idarenin söz konusu reçetelerin sahte ve sözleşmeye aykırı olarak kurumdan fatura edildiği ve hastalara reçete muhteviyatının teslim edilmediğine dair somut bilgi, belge ve delil ibraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi"nin kesinleşmiş beraat kararındaki olgular ile dosya kapsamına uygun aldırılan bilirkişi raporuna göre davanın reddine ilişkin verilen mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından HMK. m. 353/1-b-1 uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı SGK tarafından davalıya, sözleşmenin birden fazla maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle cezai şart işlemi ve reçete bedeli kesintisi işlemi uygulanmıştır. Söz konusu cezai işlemler 2010 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Görmeye Yardımcı Tıbbi Malzeme Sözleşmesi’nin 6.3.5. - 6.3.16. - 6.3.17. - 6.3.18. maddeleridir. Bu maddeler nedeniyle de sözleşmenin 4.3.12, 4.3.15 ve 4.3.16. maddeleri uyarınca reçete bedeli kesintisi işlemi de yapılmıştır. Ayrıca optik firmasının muvazaalı işletilmesi nedeniyle sözleşmenin 6.3.23. maddesine göre 25.12.2009-05.08.2010 tarihleri arasındaki tüm fatura edilen reçete bedelleri yersiz ödeme sayılarak yine sözleşmenin 4.3.16. maddesi uyarınca iadesi istenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde cezai işleme konu tüm maddeler tartışılmamış, sadece anlaşması olmayan optik firmasından hastaların reçetelerini yaptırmalarının kendi kusurları olduğu, sözleşmeli firmadan kuruma fatura etmede kurumun zarara uğramadığını, zira hastaların reçete muhteviyatlarını teslim aldığını, tüm hastalar dinlenmeden hastane kayıtları incelenmeden 874 adet reçetenin sahte olduğu gerekçesiyle sistemden silinmesinin hatalı olduğu beyanla davanın reddi gerektiği görüşü bildirilmiştir. Ancak hükme esas alınan bu rapor dava konusu sözleşmelerde uzman bilirkişi heyetinden alınması gerekirken, hastane müdürü bir bilirkişiden alınmıştır.
Taraflar ahde vefa ilkesi gereğince sözleşme ile bağlıdırlar, kurumun zarar etmemiş olmasının uygulanacak cezai işlemler yönünden bir engel teşkil etmeyeceği açıktır. Uygulanan Cezai işlemlere ilişkin sözleşme maddelerinde kurumun zarara uğrayıp uğramaması davalıdan cezai şart tahsil edilmesine engel değildir.
Her ne kadar davalı optik firması muvazaalı olarak kurumun reçetelerini karşılamışsa da, hastalara reçete muhteviyatlarını teslim etmiş olduğu da gözetilerek, kurumun sebepsiz zenginleşmesine mahal vermemek için muvazaalı dönemde fatura edilen reçete bedellerinin tahsiline ilişkin talebin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Ancak davalı firmaya sadece
muvazaalı dönem reçete bedeli kesintisi işlemi uygulanmamış, sözleşmenin 6.3.5. - 6.3.16. - 6.3.17. - 6.3.18. maddelerinin uygulanması nedeniyle 4.3.12, 4.3.15 ve 4.3.16. maddeleri uyarınca reçete bedeli kesintisi işlemi de yapılmıştır. Mahkemece bu reçete bedeli kesintilerinin yerinde olup olmadığı değerlendirilmemiştir.
Tüm Bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken ceza yargılamasında ...’ın muvazaalı optik işletildiğini kabul ettiğine dair beyanları, sanık ...’ın kardeşi optik firması sahibi ...’ın, ... isimli bir hastadan çok sayıda reçete aldığını kabul ettiği beyanları ve müfettiş raporu değerlendirilerek, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin sözleşmelerde uzman bilirkişi heyetinden yargıtay, mahkeme ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.