9. Hukuk Dairesi 2012/18114 E. , 2013/15451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, maaş alacağı ile aile yardımı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan ...Uluslararası Nakliyat İth. İhr. Ltd. Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı grup firmalarında 2009/5 ayında tır şoförü olarak çalışmaya başladığını, maaşları zamanında ve tam olarak ödenmediğinden 24.02.2011 tarihinde işten ayrıldığını, maaşlarından bir kısmının ödenmediğini, parçalar halinde ödenmesinden dolayı hangi aylara ait olduğunun tam bilinmediğini, net maaşının 1.250 TL olduğunu iddia ederek, kıdem tazminatı, maaş, fazla mesai, hafta tatili, dini ve resmi bayram tatili, yıllık izin ve aile yardımı alacağının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak, davacının 17.06.2009 tarihinde ...Uluslararası Nakliyat Limited Şirketinde şoför olarak çalışmaya başladığını, bu şirketlerin grup şirketi olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacının brüt maaşının 1.100 TL olduğunu, müvekkili şirkette dışarıdan yemek hizmeti alındığını, işçilere yemek ücreti ödenmediğini, davacı işten ayrılmak istediğinde karşılıklı mutabakat ile işten ayrıldığından davacının kıdem tazminatının 04.03.2011 tarihinde davacının banka hesabına ödendiğini, davacının işinden ayrıldığı tarih itibariyle Ocak 2011 maaşının ödenmediğini, 2001 Şubat maaşının ödeme gününün de daha gelmediğini, davacının 24.02.2011 tarihinde işten ayrıldığını, dava açılmadan önce Ocak ve Şubat 2011 maaşının 04.03.2011 tarihinde davacının banka hesabına yatırıldığını, imzalı bordrolardan davacı fazla mesai yapmışsa bunun ücretinin ödendiğinin sabit olduğunu, kaldı ki puantaj cetveli düzenlendiğini ve işçi tarafından imzalandığını, davacının herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı ... İş Makinaları Ticaret Limited Şirketi aleyhine açmış olduğu davanın husumet nedeniyle reddine, diğer şirket aleyhinde açılan davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı alacağının tahsiline, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil, izin ücreti alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı vekilinin süresinden sonra, katılma yoluyla yaptığı, harcı dahi yatırılmayan temyiz talebinin reddine,
2-Davalı temyizine gelince;
Taraflar arasında davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarında uyuşmazlık vardır.
Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir.
Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır.
Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır.
Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının vekil adına değil, vekille temsil edilen taraf lehine kurulması gerekir.
Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.
Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraflar ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.
4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti ..." biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.
Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı fer’i haklardandır. Fer’i hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.
Somut olayda mahkemece davacı işçi lehine hüküm altına alınan işçilik alacağı miktarı 1.505,68 TL olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan A. A. Ü. T. gereğince hükmedilmesi gereken miktar 400 TL iken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile 1.200 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 Sayılı HMK’nun geçici 3/1 maddesi yollaması ile HUMK’nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) Sonuç:
Hüküm fıkrasının 6 numaralı bendinde yer alan;
“6- A.A.Ü.T. gereğince, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 1.200 TL vekalet ücretinin davalı ...Uluslararası Nak. İth. İhr. Ltd. Şti.den alınarak davacıya verilmesine,” cümlesi çıkarılarak yerine,
“6- A.A.Ü.T. gereğince, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 400 TL vekalet ücretinin davalı ...Uluslararası Nak. İth. İhr. Ltd. Şti.den alınarak davacıya verilmesine,” yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılardan ...ne yükletilmesine, 22.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.