9. Hukuk Dairesi 2012/18115 E. , 2013/15452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, resmi tatil ücreti, maaş alacağı ile aile yardımı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan... Uluslararası Nakliyat İth. İhr. Ltd. Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı grup firmalarında 07.01.2009 tarihinde tır şoförü olarak çalışmaya başladığını, maaşları zamanında ve tam ödenmediğinden 21.02.2011 tarihinde işten ayrıldığını, maaşlarından bir kısmının ödenmediğini, parçalar halinde ödenmesinden dolayı hangi aylara ait olduğunun tam bilinmediğini, net maaşının 1.250 TL olduğunu, düşük prim ödemek için asgari ücret üzerinden gösterildiğini, asgari ücreti aşan kısımların üçüncü şahıslarca ödenmiş gibi gösterildiğini, maaşlar geciktirilerek ve parçalar halinde ödendiğinden, ücretlerin tam ödendiğinin dahi anlaşılamadığını iddia ederek kıdem tazminatı, maaş, fazla mesai, hafta tatili, dini-resmi bayram tatili, yıllık izin ve aile yardım alacağının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak, davacının 17.01.2011 tarihinde müvekkili... Uluslararası Nakliyat şirketinde şoför olarak çalışmaya başladığını, diğer şirkette hiç çalışmadığını, aylık brüt ücretinin 1.100 TL olduğunu, işçilerin yemeklerini işyerinde yediğini, ayrıca yemek ücreti ödenmediğini, ancak yola çıkmış ve dışarıda yemek yemişlerse yapmış oldukları yemek gideri karşılığının ödendiğini, şirkette ücretlerin ait olduğu ayı takip eden ayın 15’i ile 20’si arasında ödendiğini, sözleşmesinin 14 maddesinde işçinin tahakkuk eden ücretinin takip eden ayın 15 gününe kadar ödeneceğinin yazdığını, İş Kanunu madde 34 ve 24 birlikte değerlendirildiğinde, davacının işten ayrıldığı yönünde noterden ihtarname keşide ettirdiği 21.02.2011 itibariyle iş kanunundaki Ocak 2011 maaşı açısından ücretin ödeme tarihinden itibaren 20 günlük sürenin geçmediğini, davacının Aralık 2010 maaşı dikkate alındığında ise 6 iş günlük süreden sonra feshin gerçekleştiğinin görüleceğini, davacının kıdem tazminatı talep hakkı olmadığını, davacının iş akdini feshinin haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davacının istifa etmek suretiyle ihbar önellerine uymadan iş akdini feshettiğini, müvekkili şirkete 2.000 TL ihbar tazminatı ödemesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini, davacının herhangi bir alacağının varlığına karar verildiği takdirde ise 2.000 TL alacağın takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı ... İş Makinaları Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı alacağının tahsiline, ücret, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve izin ücreti alacakları talebinin reddine, davalının ihbar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı vekilinin süresinden sonra, katılma yoluyla yaptığı, harcı dahi yatırılmayan temyiz talebinin reddine,
2-Davalı temyizine gelince;
a)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
b)Hak edilen kıdem tazminatının 4.152,62 TL olarak belirlenmesine karşın, mahkemece 4.159,62 TL’ye hükmedilmesi hatalıdır.
c)Taraflar arasında davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarında uyuşmazlık vardır.
Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir.
Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır.
Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır.
Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının vekil adına değil, vekille temsil edilen taraf lehine kurulması gerekir.
Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.
Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraflar ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.
4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti ..." biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.
Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı fer’i haklardandır. Fer’i hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.
Somut olayda davacı lehine hüküm altına alınan işçilik alacağı toplamı 4.159,62 TL olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereğince hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti miktarı 499 TL iken, mahkemece davacı yararına 1.200 TL vekalet ücreti hükmedilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.