9. Hukuk Dairesi 2012/18116 E. , 2013/15453 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, resmi tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı ile davalılardan ...avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı grup firmalarında 15.03.2008 tarihinde ağır nakliyat yapılan tırlarda şoför olarak çalışmaya başladığını, maaşları zamanında ve tam olarak ödenmediğinden 28.10.2010 tarihinde işten ayrıldığını, net maaşının 1.300 TL olduğunu, ancak davalı tarafından düşük prim ödenmesi için asgari ücretten gösterildiğini, asgari ücreti aşan kısımların üçüncü şahıslar tarafından ödenmiş gibi gösterildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, resmi tatil ve yıllık izin alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak, davacının 17.03.2008 tarihinde... Uluslararası nakliyat şirketinde şoför olarak çalışmaya başladığını, diğer şirkette hiç çalışmadığını, davacının brüt ücretinin 1.150 TL olduğunu, davacının işten ayrılma tarihinin 28.09.2010 olduğunu, istifa suretiyle işinden ayrıldığını, ihbar sürelerine uymadığını ve şirketi zarara soktuğunu, davacı tarafça kaleme alınan istifa dilekçesi, ibraname ve istifa belgesinden de anlaşılacağı üzere şirketten kendi isteği ile ayrıldığını ve tüm haklarını aldığını, davacının kıdem süresine göre 1.610 TL ihbar tazminatı ödemesi gerektiğini, yine şirkette çalışmakta iken iş avansı alarak yola çıkmasına rağmen, KGS gişelerinden kaçak geçiş yaparak şirketin cezalı duruma düşmesine sebebiyet verdiği gibi, davacının kusuru dolayısıyla müvekkili şirketin ödediği toplam 1.328,5 TL’nin davacı tarafça şirkete ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine, mahkemece davacının herhangi bir alacağının varlığına karar verildiği takdirde şirketin davacıdan olan toplam 2.938,5 TL’nin takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı ...İş Makinaları Limited şirketi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı açısından davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı alacağının tahsiline, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve izin alacağı taleplerinin reddine, davalının takas isteminin kabulü ile para cezası olarak 1.328,50 TL’nin davacının kıdem tazminatı alacağından mahsubuna, davalının ihbar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı vekilinin süresinde olmayan, harcı yatırılmayan katılma yoluyla temyiz talebinin reddine,
2-Davalı temyizine gelince;
a)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
b)Davalının süresinde yaptığı takas talebinin kabulü karşısında, önce mahsup işlemi yapılarak hüküm kurulması gerekirken, takas talebinin infazda dikkate alınması sonucunu doğuracak şekilde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
c)Taraflar arasında davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarında uyuşmazlık vardır.
Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir.
Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır.
Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır.
Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının vekil adına değil, vekille temsil edilen taraf lehine kurulması gerekir.
Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.
Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraflar ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.
4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti ..." biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.
Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı fer’i haklardandır. Fer’i hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.
Vekalet ücretinin yukarıdaki esaslara göre hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde fazla vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.