3. Hukuk Dairesi 2020/888 E. , 2020/4401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
VEK.AV....
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın giderilmesi davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ilgili eczanenin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı kurum ile yaptığı sözleşme uyarınca SGK"ya tabi hastalara hizmet verdiğini, davalı Kurumun 23/11/2015 tarihli yazısı ile, 2012 yılı eczane protokolünün 5.3.14 maddesi gereği, yani ilaçların yönlendirilme yoluyla karşılandığı iddiası ile ilgili 3 ay süre ile fesih, reçete arkasındaki imzanın hastaya ait olmadığı gerekçesi ile 5.3.2 maddesine istinaden uyarı, reçetede yazılı ilaçların hastaya teslim edilmediği gerekçesi ile 5.3.5 maddesine istinaden uyarı ve 3.165,20 TL cezai şart ve son olarak da 5.3.2, 5.3.5 ve 5.3.14 maddelerine istinaden protokolün 4.3.6 maddesi gereği 31.459,55 TL reçete bedeli olarak cezai işlem uyguladığını,tarafına uygulanan bu cezai işlemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek,davalı Kurum tarafından uygulanan uyarı, 3 ay süreli fesih, 3.163,20 TL cezai şart ile 31.459,55 TL reçete bedeline ilişkin işlemlerin haksız olduğunun tespiti ile önlenmesi ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının kurumları ile imzalamış olduğu protokol hükümlerine aykırı davrandığını, Süreyyapaşa Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi denetim servisi tarafından düzenlenen 08/07/2015 tarihli raporda diyaliz merkezi aracılığıyla eczaneye reçete yönlendirmesi yapıldığı, bazı hak sahiplerine ise, reçete muhteviyatı ilaçların teslim edilmediği, reçete arkasında bulunan imzaların hak sahiplerine ait olmadığının tespit edildiğini,yapılan tespitlere göre 2012 yılı SGK protokolüne aykırı davranılması nedeniyle dava konusu işlemlerin uygulandığını,davacıya uygulanan cezai işlemlerin yerinde olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince,davanın kısmen kabulü ile, davalının, davacı hakkında yapmış olduğu 23/11/2015 tarih ve 40815654/12001 nolu işleminde, protokolün 5.3.14 maddesine göre verilen sözleşmenin 3 ay süre ile feshi, 5.3.2 maddesine göre verilen uyarı işleminin ve 4.3.6 maddesi gereğince verilen cezanın 30.826,91 TL lik reçete bedeline ilişkin işlemin ve fesih işleminin iptaline,fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin bu kararına karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince,davalının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile, İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/05/2017 tarih, 2015/479 Esas, 2017/171 Karar sayılı kararının iptaline;
Davacıya ait ... Eczanesi hakkında davalı kurumca verilen 23/11/2015 tarihli eczane sözleşmesinin 5.3.14 maddesi uyarınca verilen 3 ay süreyle feshi yönündeki kurum işleminin konusuz kaldığından bu konudaki dava hususunda karar verilmesine yer olmadığına;
Davacıya uygulanan 5.3.2 maddesine göre verilen uyarı işleminin ve 4.3.6 maddesi gereğince verilen cezanın 30.826,91 TL"lik reçete bedeline ilişkin işlemin iptaline;
Davacıya uygulanan 5.3.5 maddesine göre verilen (ilacın hasta ya da hasta yakınlarına teslim edilmemesi fiili) işlemin iptaline ilişkin talebinin reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak,bölge adliye mahkemesi kararında doğru şekilde gerekçelendirildiği üzere dava tarihi itibariyle davacı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. gereğince davalı lehine 2.180 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru iken;aynı hükümde son bentte ‘’...A.A.Ü.T. hükümleri göz önünde bulundurularak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına...’’ ifadelerinin yazılması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK"nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının son hüküm fıkrası olan ‘’İstinaf kanun yolu başvurusu nedeni ile yapılan yargılamanın niteliği ve A.A.Ü.T. Hükümleri göz önünde bulundurularak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına’’ ifadelerinin hükümden çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.