3. Hukuk Dairesi 2020/3567 E. , 2020/4430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
VEK.AV. ...
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil mümkün olmaması halinde alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
bedelinin tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar ; davaya konu 10/04/1980 ve 16/12/1980 tarihli sözleşmelerin adi nitelikte olduğunu, taşınmaz kadastro tutanağının 26/04/1983 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle tapunun iptali ile tescili isteminde bulunulamayacağını; davanın zamanaşımına uğradığını, bedel iadesine yönelik talebin de dikkate alınmayacağını savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; yargılama sırasında alınan 30/01/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca her iki satış için toplam 7.858,18 TL alacak isteminde bulunabileceği; bir kısım davalıların zamanaşımı definde bulunduğu, davalılar ... , ... ve ... dışındaki davalılar yönünden açılan davanın zamanaşımından reddi gerektiği; diğer davalıların miras payları oranında sorumlu olduğu, davacının ise murisi
..."a 1/4 oranında payla mirasçı olduğu ve bu nedenle payı oranında talepte bulunabileceği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 185,23 TL"nin 46,31 TL"lik kısmının ..."tan , 138,92 TL"lik kısmının ise davalılar ... ve ..."dan tahsiline, diğer davalılar aleyhine açılan davanın zamanaşımından reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 18.12.2017 tarih ve 2016/6974 E. - 2017/18101 K. Sayılı ilamı ile, "...tereke adına takip edilecek davada tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. O halde mahkemece, muris... "ın tüm mirasçılarının davaya dahil edilip muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanarak temsilciden davaya diyeceklerinin sorulması için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkili sağlandığı takdirde işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek eksik ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ve alınan 30/01/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; davaya konu harici taşınmaz satış sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmediğinden geçersiz olduğu, taşınmaz tapu iptal ve tescilinin talep edilemeyeceği, sözleşme bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereği sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsilinin istenebileceği, davacıların murisi tarafından ödenen bedelin şimdiki alım gücünün 43.942,83 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 43.942,83 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar menkul mal hükmünde olup, Türk Medeni Kanunu"nun 763. maddesine göre, bu gibi malların mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin devri ile ilgili yapılan anlaşmalar geçerli olup, taşınmazın zilyetliği alıcıya devredildiğinde alıcı mülkiyet hakkını kazanır. Tapusuz taşınmazlarda, kadastro tespit tarihi ile tespitin kesinleşme tarihi arasında zilyetliğin devri ile ilgili yapılan anlaşmalar , diğer koşulların da varlığı halinde geçerli olacaktır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/8-405 E. - 2009/477 K. sayılı ilamı ) 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14/1. maddesi gereğince, satış ve devrin her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
Somut olayda; davaya konu taşınmazın haricen satışa konu edildiği 10/04/1980 ve 16/12/1980 tarihlerinde tapusuz olduğu, kadastro tespit tutanağının 26/04/1983 tarihinde kesinleştiği, tapulamanın ise 15/12/1983 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Tapu kaydı incelendiğinde; ...,... parselde kayıtlı 6000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, ... mirasçıları olan; ..., ... adlarına 1/3"er payları oranında (2000"er metrekare) kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davaya konu satış sözleşmeleri incelendiğinde ; 10/04/1980 tarihli " gayrimenkul satış senedi " başlığı altında düzenlenen sözleşmede, satıcı tarafında ... oğlu ..."ın mirasçıları olan bir kısım davalıların; alıcı olarak da davacıların murisi ..."ın yer aldığı, babaları ..."dan kendilerine intikal ettiği belirtilen 4000 metrekare yüzölçümündeki arsanın tamamını sattıklarını, satış bedelini aldıklarını, herhangi bir
alacaklarının kalmadığını beyan ettikleri ; yine " gayrimenkul satış senedi " başlığı altında düzenlenen 16/12/1980 tarihli sözleşmede ise satıcı olarak yer alan ... kızı ... "in 2000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hissesini alıcı olarak yine davacıların murisi ..."a bedel karşılığı sattığını, satış bedelini aldığını, herhangi bir alacağının kalmadığını beyan ettiği ; taşınmaza 1/3 oranında hisse ile ( 2000 metrekare ) malik olan ... kızı ..."ın her iki sözleşmenin de tarafı olmadığı görülmüş olup, taşınmazın zilyetliğinin davacıların murisine devredildiği hususu da davalıların kabulündedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu taşınmaz satış sözleşmelerinin kadastro tespit tutanağının kesinleşme tarihinden önce düzenlendiği , taşınmazın satış tarihinde tapuda kayıtlı olmadığı, bu nedenle satışın geçerli olduğu, taşınmazın acele olarak kamulaştırılmasına karar verildiği, davacının talebinin ise belirlenecek olan kamulaştırma bedelinin tahsiline yönelik olduğu, her ne kadar sözleşmeye taşınmazın tamamı ( 6000 metrekare ) konu edilmiş ise de , taşınmaz hissedarı ..."ın (1/3 oranında hisse ile) sözleşmenin tarafı olmadığı dikkate alınarak; kamulaştırma bedeli net olarak tespit edilip, davalıların hisselerine tekabül eden (4000 metrekare ) kamulaştırma bedelinin, yine davalılardan hisseleri oranında tahsiline karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.