20. Hukuk Dairesi 2019/4104 E. , 2019/6627 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı, davalı Hazine ve dahili davalılardan ..... Büyükşehir Belediyesi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli.... mahallesi, 2951 parsel sayılı 5.666,00 m² yüzölçümündeki, 2950 parsel sayılı 8.647,34 m², 2954 parsel sayılı 10.637,36 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, davalı olduklarından niteliği ve malik hanesi açık olarak tespit görmüştür.
Davacı 2013/84-85-86 Esas sayılı dosyalarında dava dilekçesinde özetle; TMK"nın 713. maddesi gereği dava dilekçesi ekindeki krokide gösterilen taşınmazların adına tescilini talep etmiştir. Dosyalar birleştirilerek yargılamaya devam edilirken yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazlara ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmesi üzerine mahkemece görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesinde yargılamaya devam olunmuş, yargılama sonunda mahkemece; 2950 ve 2954 sayılı parsellerin öncesinin orman olduğu, 2951 sayılı parselin ise orman sayılmadığı ve TMK’nın 713. maddesine göre kazanma şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 2951 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıt ve tesciline, 2950 ve 2954 parsel sayılı taşınmazların, zeytinlik niteliği ile Hazine adına kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının davacı ..."e ait olduğunun tespit tutanağının beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı, davalı Hazine ve dahili davalı ... Belediyesi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1978 tarihinde ilân edilip kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması ve 1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması, 2013 yılında yapılan 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi çerçevesinde yapılan kadastro çalışmaları vardır.
Mahkemece çekişmeli 2950 ve 2954 sayılı parsellerin öncesinin orman olduğu, 2951 sayılı parselin ise orman sayılmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı uygulama sonucu taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı belirlenmiş ancak taşınmazın imar planına göre konumu belirlenmemiş, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda hüküm kurmaya yeterli araştırma yapılmamış, Orman Yönetimi davaya dahil edilmemiştir.
O halde mahkemece, Orman Yönetiminin usûlüne uygun olarak davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, imar planı yapılmış olması halinde ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği ve dava konusu taşınmazın imar planında ne şekilde tespit gördüğü araştırılmalı, alınacak cevabi yazılar ile araştırılan hususlara ait belge ve tutanaklar ile haritalar temin edilerek dosya içerisine alınmalı, yine eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yapılacak araştırma sonucu taşınmaz orman sayılmayan yerlerden ise zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının aşı yaşları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın zeytin ağaçları dikilmeden önce ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihi olan 01/02/2013 tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı, davalı Hazine ve dahili davalılardan Bursa Büyükşehir Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.