3. Hukuk Dairesi 2020/2405 E. , 2020/4460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı kiracının 2012 yılına ait 6000 TL tutarında bir yıllık kira borcunu ödemediğini ve davalı hakkında takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2010 yılında kira sözleşmesi düzenlendiğini, anılan tarihte kiralananın henüz kullanılamaz bir durumda olduğunu, kullanımın söz konusu olmadığını, ilk yıl kira bedelinin 2010 yılında 5000, 2011 yılında ise 5500 tl olduğunu, 30.04.2011 de kira süresinin dolması ile taşınmazın tahliye edildiğini, başka bir dükkan kiralandığını, 2012 yılında dava konusu dükkanı kullanmadığını ve 2012 yılına ait taraflar arasında imzalanmış yazılı bir sözleşme bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilerek, davalı tarafça farklı bir dükkana ait herhangi bir kira sözleşmesinin ve tahliye hususunda yazılı ihtarın yapıldığına dair herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, davalı adına çıkartılan ödeme emrinin kiralanan iş yerinde 27/08/2012 tarihinde tebliğ edildiği, bu doğrultuda davalının 27/08/2012 tarihinde kiralanan iş yerinde olduğu, davalının borcunu ödendiğine ilişkin yazılı belge ibraz etmediği, her ne kadar 6.000 TL üzerinden takibin devamı talep edilmiş ise de, kira sözleşmesinde 2012 yılının kira bedelinin 5.500 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibe yapılan itirazın 5.500 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden bu icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 01.05.2010 başlangıç tarihli yıllık 5000 TL kira bedelli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede kiraya veren olarak “... Mirasçıları” gösterilmiş, onları temsilen sözleşmeyi mirasçılardan ... imzalamıştır. Sözleşmenin 2. maddesinde kira bedelinin ikinci yıl için 5500 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı ... aleyhine 2012 yılına ait ödenmemiş kira borcu açıklamasıyla 20.09.2012 tarihinde 6000 TL asıl alacak ve 210 TL işlemiş faizin tahsili amacıyla ..., ... tarafından icra takibi başlatılmış, davalı süresi içinde kısmi itirazda bulunarak, 745 TL dışında kalan 6465 TL borca itiraz etmiştir.
... ’nin 08.10.2009 yılında vefatı üzerine mirası ...,...’e intikal etmiş olup bu durumda kira sözleşmesi bu şahıslar adına yapılmakla 6 adet kiraya veren bulunmaktadır. Kural olarak kira alacağı ve sözleşmeden kaynaklanan parasal haklar bölünebilir nitelikte olup, kiraya verenin birden fazla olduğu durumda her bir kiraya veren kendi payına düşen kira alacağını talep edebilir. Sözleşmede kiraya verenlere hangi oranda ödeme yapılacağına ilişkin açık bir hüküm olmadığından pay eşitliği söz konusu olacağına göre her birinin payının 1/6 olduğunun kabulü gerekir.(TBK m.169/4) İcra takibi kiraya verenlerden üçü tarafından başlatılmış olup itirazın iptali davası açılırken kiraya verenlerden yalnızca biri davacı olarak gösterilmiş, ancak her üç takip alacaklısı adına vekaletname sunulmuştur. O halde mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca davacı vekiline açıklama yapmak üzere süre verilerek yalnızca ... adına mı dava açıldığı, diğer takip alacaklıları ...,... adına da dava açılıp açılmadığı hususu aydınlatılmalı, davaya konu talep hakkının bölünebilir olduğu nazara alınarak, davacıların payı oranında alacağa hükmedilmesi ve ayrıca icra takibine yapılan itirazın kısmi itiraz olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın kısmi itiraz olduğu ve kiraya verenlerden her birinin ancak kendi payı oranında talepte bulunabileceği dikkate alınmaksızın, tespit edilen tüm bedel üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.