14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 31.12.2014 tarihinde verelin dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, tavzih isteminin reddine dair verilen 14.03.2018 tarihli hükmün ... Bölge adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR

Davacı, Almanya"da çalıştığını, birikimleri ile aldığı dava konusu taşınmazları izin alamaması nedeniyle davalı oğlu adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı, davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü nedeniyle taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tescile karar verilmiş, davacı tarafından hükmün tavzihi ve tashihi istenmiş, her iki istem mahkemece reddedilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf istemi de Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK’nin “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın  “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
10.04.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Mahkemece beyanlarına başvurulan tanıkların beyanları, davacının duruşmada alınan beyanı ile davalının duruşmada alınan kabul içerikli beyanları uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekilinin hükmün tavzihi ve tashihinin reddine dair karar her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddedilmiş ise de, mahkemece 28.12.2017 tarihli kısa kararda dava konusu 963 ada 11 ve 320 ada 21 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... oğlu ... adına kayıt ve tesciline verilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararda davalı ... oğlu ... adına kayıt ve tesciline karar verilmesi HMK"nin 298. maddesine aykırılık oluşturmuştur.
Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılarak hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; ... Bölge Adliye Mahkemesinin 16.04.2018 tarih 2018/852-823 sayılı kararının KALDIRILMASINA, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.2018 tarih 2014/5422 Esas 2017/257 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın bir suretinin Bölge Adliye MAHKEMESİNE, dosyanın Yerel MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE, 20.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.