Esas No: 2017/588
Karar No: 2019/6760
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/588 Esas 2019/6760 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ..., ... vekili ile ... mirasçısı ... ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ..... köyü, 103 ada 1 parsel sayılı 304 ha 8421,22 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
2015/2 E. sayılı asıl dosyada, davacı ... vekili 21/04/2006 havale tarihli dava dilekçesi ile, müvekkilinin kullandığı taşınmazların orman parseli içinde kaldığı iddiasıyla, çekişmeli taşınmazların orman parselinden ifraz edilerek müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır. Dava konusu bir adet parselin 103 ada 1 sayılı orman parseli içerisinde kaldığının anlaşılması üzerine bu parsele ilişkin dosya tefrik edilerek 2010/16 Esas numarası alarak 103 ada 1 parselin tutanak aslının bulunduğu 2006/10 E. sayılı dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.11.2012 gün ve 2012/10130 - 13590 E.K. sayılı ilamıyla diğer birleşen dosyalar yönünden onanmış, iş bu dosya yönünden bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle ""Mahkemece asıl dava ile birlikte birleşen mahkemenin 2010/17, 22, 27, 28, 30, 31, 32, 33 Esas sayılı dosyaları hakkında hüküm kurulmuş, mahkemenin asıl dosya ile birleşen 2010/16 esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından açılan dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Birleştirilmiş olunsa da her dava kendi içerisinde müstakil olma özelliğini korur. Bu bakımdan birleştirilen davadaki istem hakkında da ayrı bir hüküm oluşturulması zorunludur. Davacı ... tarafından açılan, mahkemenin 2010/16 sayısında kayıtlı dava hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulmaması usûle ve kanuna aykırıdır. Ayrıca, mahkemece, çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakılan bölümleri dışında kalan bölümlerinin tesbit gibi orman niteliğiyle tesciline karar verilmiş ise de dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın geriye kalan bölümlerinin kadastro mahkemesinin 2010/18, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 37 ve 41 Esas sayılı dosyalarında davalı olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi uyarınca; kadastro davalarında, aynı parsele yönelik olarak açılan tüm davaların, birbiriyle çelişkili kararlar verilmemesi ve infazda tereddüt oluşmaması için birlikte görülerek sonuçlandırılması gerekir. Aynı parsele yönelik olarak açılan davaların birleştirilmesi gerekirken, ayrı ayrı görülmesi isabetsizdir."" gereğine değinilmiştir. Bozma sonrası dosya mahkemenin 2015/2 Esasına kaydedilmiştir.
Birleşen 2014/15 Esas sayılı dosyada, davacı ... vekili 24/04/2006 havale tarihli dava dilekçesiyle, müvekkilinin kullandığı taşınmazlarının 103 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığı iddiasıyla, müvekkilinin kullandığı bu taşınmazların orman parselinden ifraz edilerek müvekkilleri adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece dava konusu yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine, dava konusu parselin kadastro tutanak aslı mahkemenin 2006/10 Esas sayılı dava dosyasında davalı olması sebebiyle karar kesinleştikten sonra dava dosyasının mahkemenin 2006/10 Esas sayılı dava dosyası arasına alınmasına karar verilmiş; hükmün, davacı ... vekili tarafından, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu, müvekkilinin taşınmazla ilgili vergilerini ödediği ve vekâlet ücretine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçeleri ile temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/01/2013 tarihli ve 2012/9363 E. 2013/461 K. sayılı ilamıyla hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Dairenin 25.11.2013 tarih ve 2013/5619 -10632 E.K. sayılı kararı ile eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığından bahisle Dairenin önceki 2012/9363 E. 2013/461 K. sayılı düzeltilerek onama kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası dosya mahkemenin 2014/15 Esasına kaydedilmiştir.
Birleşen 2015/3 Esas sayılı dosyada;
.... ve ... vekili olan Av. ... 24/04/2006 tarihli aynı günlü dava dilekçeleriyle, müvekkillerinin kullandığı taşınmazlarının 103 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığı iddiasıyla, müvekkillerinin kullandığı bu taşınmazların orman parselinden ifraz edilerek müvekkilleri adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır.
Davacılar vekilinin davacı ... adına açtığı dava mahkemenin 2006/25 Esasına, davacı ... adına açtığı dava ise mahkemenin 2006/26 Esasına kaydedilmiştir.
Mahkemece 103 ada 1 sayılı parselin, aynı mahkemenin 2006/10 Esas sayılı dosyasında da davalı olduğundan bahisle 10/04/2007 tarihinde davacılar ...... ve ...’in açtıkları davanın mahkemenin 2006/10 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ancak birleştirme kararlarında 2006/25 Esas sayılı dosyanın davacısı ...... olduğu halde davacı olarak ...’in ismi, 2006/26 Esas sayılı dosyanın davacısı ise ... olduğu halde davacı olarak .....smi yazılmış ve daha sonra verilen ayırma kararında bu hata devam ettirilmiş, böylece davacı ... ’nın davacı olduğu dosyada, davacı ...’in dava dilekçesi, davacı ...’in davacı olduğu dosyada ise davacı ... ’nın dava dilekçesi yer almıştır.
Mahkemece, 31/05/2007 tarihinde fen bilirkişi eşliğinde yapılan keşifte, davacı ... ’nın dava ettiği taşınmazın 103 ada 1 sayılı orman parseli içinde yer alan ve fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A7) ve (A8) ile gösterilen taşınmazlar, davacı ...’in dava ettiği taşınmazın ise, krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece, 16/05/2011 tarihinde yapılan keşifte, davacı ...’in dava ettiği krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz inceleme konusu yapılmış ve bilirkişilerden bu taşınmaz hakkında rapor alındıktan sonra, 01/12/2011 günlü ve 2010/26 E. –2011/293 K. sayılı kararla, karar başlığına davacı olarak ...’in adı yazılarak, davacı ...’in davasının reddine karar verilmiş, davacı vekili Av. ...’ın temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.01.2013 tarih ve 2012/9366 - 2013/451 E.-K. sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava dilekçesinde davacı olarak.......ismi yer almasına ve bu kişi tarafından dava açılmış olmasına rağmen, davacı ile farklı kişi oldukları anlaşılan ... hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Usûl kurallarına göre, davada davacı ve davalı olmak üzere iki taraf mevcut olup, dava, ancak; davacı tarafından açılabilir, davacının gerçek hak sahibi olmadığının anlaşılması üzerine gerçek davacı sıfatına sahip kişinin, davacının yerini alarak davaya devam etmesi mümkün değildir. Taraf kavramının taraflar arasındaki hukukî durumla ilgisi yoktur, kimin taraf olduğu dava dilekçesine göre belirlenir. Hüküm, davanın tarafları hakkında verilebilir ve yalnızca o davanın tarafları açısından kesin hüküm teşkil eder. Olayda; dosya kapsamı ve dava dilekçesinden davacı ... olduğu, davanın kaydının yapıldığı 2006/25 Esas sayılı dosyanın tensip zaptında da davacı olarak davayı açan kişi olan .....isminin yer aldığı, taraf ehliyeti dava şartı olup mahkemece re"sen gözönünde bulundurulması ve dava açan .... davasıhakkında yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, davada davacı taraf ehliyeti olmayan ... yönünden karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu ve ayrıca 103 ada 1 sayılı parselle ilgili davaların aynı dosyada birleştirilerek görülmesi gerekirken, dosyalar birleştirildikten ve keşif yapıldıktan sonra ayrılarak karar verilmesinin de doğru olmadığına değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 04/10/2013 tarihli celsede, dava dilekçesinin tarafı davacı ... olmasına rağmen, kararın ... hakkında verildiği, davacı vekili Av. ..."ın vekâletnamesinin incelenmesinde hem.....hem de ..."in vekili olduğu anlaşıldığından, davacı vekiline dava dilekçelerini ve hangi taraf adına dava açtığını tereddüte mahal vermeyecek şekilde Yargıtay bozma ilâmı da dikkate alınarak açıklamasının istenilmesine, davacı vekilinin son iki celsedir mazeret sunması da dikkate alınarak bu konuda davacı vekiline bir sonraki celse tarihine kadar kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde beyanda bulunmadığı takdirde dosyadaki mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin kendisine ihtar edilmesine karar verilmiş, bu ara kararından sonraki celse olan 04/10/2013 tarihli celsede, yeni bir araştırma yapılmadan bozma öncesi keşifte görev alan fen bilirkişi raporunda "A3" ile gösterilen taşınmazın davacı ..."ya değil de dava dışı ..."e ait olduğunun belirtildiği ve krokide "A3" ile gösterilen taşınmazın tamamının "orman" vasfında olduğu ve bu tür yerlerin zilyetlik yolu ile kazanılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine ve dava dosyasının kesinleştikten sonra dava konusu parselin kadastro tutanak aslının bulunduğu mahkemenin 2006/10 Esas sayılı dava dosyası arasına konulmasına karar verilmiş, davacı vekili Av. ...’ın temyizi üzerine hüküm Dairece onanmış; davacı vekili Av. ... bu sefer Daire kararının düzeltilmesini talep etmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/9595 - 10229 E.K. sayılı ilamıyla Dairenin önceki 2013/10703 E.- 2014/1736 K. sayılı onama kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle ""Dairenin 29.01.2013 tarih ve 2012/9366 - 2013/451 sayılı kararında, dosya arasındaki dava dilekçesi Mustafa Tasladı’ya ait olduğu halde dava dışı ... hakkında karar verildiği belirtilerek hüküm bozulmuş, mahkemece bozma öncesinde yapılan keşifte davacı ...’in dava ettiği krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz incelenip, bu taşınmaz hakkında rapor alındığı halde, bozma sonrasında yeniden keşif yapılıp davacı ... ’nın dava ettiği krokide (A7) ve (A8) ile gösterilen taşınmazlar incelenmeden ve karar başlığına..... yazılarak ancak gerekçede ...’in dava ettiği krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz tartışılarak davanın reddine karar verilmiştir. Bir başka anlatımla, ...... değil ...’in davaya konu yaptığı krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz yönünden keşif yapılıp ve bu taşınmaz yönünden bilirkişilerden rapor alınmış ancak karar ....hakkında verilmiştir.
Her ne kadar eldeki somut dosyada davacı ... ’nın dava dilekçesi yer almakta ve eldeki bu dosyanın davacısı ...... ise de, aynı gün karar düzeltme incelemesinde bulunan Dairenin 2014/8110 Esas sayılı dosyasında yapılan incelemede; aynı mahkemenin 09/12/2011 gün ve 2006/10 - 2011/302 sayılı kararıyla davacı ... ’nın dava ettiği krokide (A7) ve (A8) ile gösterilen taşınmazların "......" sularının altında kaldığı gerekçesiyle, bu taşınmazların kadastro tespiti dışında (kadastro dışında) bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleşmiş olduğu ancak bu dosyada davacı ... ’nın değil davacı ...’e ait dava dilekçesinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda davacı ... ’nın dava ettiği krokide (A7) ve (A8) ile gösterilen taşınmazlar hakkındaki karar kesinleşmesi nedeniyle yukarıda belirtilen birleştirme kararları sırasında, karar başlığında davacıların adlarının karıştırılarak yazılması nedeniyle oluşan hatanın giderilme imkanı kalmadığından, mahkemece aynı mahkemenin 09/12/2011 gün ve 2006/10 - 2011/302 sayılı dosyası içinde yer alan davacı ...’e ait dava dilekçesi bu dosya içine konulduktan sonra davacı ...’in davaya konu yaptığı krokide (A3) ile gösterilen taşınmaz hakkında karar verilmesinin temini için hükmün bozulması gerekmiştir."" gereğine değinilmiştir. Bozma sonrası dosya mahkemenin 2015/3 Esasına kaydedilmiştir.
Dosyalar iş bu dava dosyası ile birleştirildikten sonra yapılan yargılama sonucu mahkemece;
A) İş bu (asıl) dava dosyası (2015/2 Esas) bakımından; davacı ..."ın davasının reddine,
B) İş bu dava dosyasıyla birleşik (2014/15 Esas) bakımından; davacı ..."ın davasının kısmen kabul kısmen reddi suretiyle;
1-......, 103 ada 1 nolu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri...... 03.05.2016 tarihli (ve 04.05.2016 hakim havaleli) rapor ve eki krokisinde A14 rumuzu ile gösterilen (3057,56 m² yüzölçümündeki) kısmın 103 ada 1 nolu parselden ifrazına ve A14 rumuzu ile gösterilen (3057,56 m² yüzölçümündeki) kısmın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,
2-.....mevkii, 103 ada 1 nolu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri .......3.05.2016 tarihli (ve 04.05.2016 hakim havaleli) rapor ve eki krokisinde A22/B rumuzlu gösterilen (1630,87 m² yüzölçümündeki) kısmın 103 ada 1 nolu parselden ifrazına ve A22/B rumuzu ile gösterilen (1630,87 m² yüzölçümündeki) kısmın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,
3-.....nolu taşınmaz bakımından fen bilirkişileri.....03.05.2016 tarihli (ve 04.05.2016 hakim havaleli) rapor ve eki krokisinde A22/A rumuzu ile gösterilen kısma yönelik davasının reddine,
4-..... 103 ada 1 nolu taşınmazın ifraz sonrası geriye kalan (304 HA 3732 m² 79 dm²) yüzölçümündeki kısmın diğer hususlar aynı kalmak suretiyle tespit gibi orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tesciline,
C) İş bu dava dosyasıyla birleşik (2015/3 Esas) bakımından; davacı ..."in davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ... tarafından birleşen 2015/3 E. dosyasına, ... mirasçısı ... tarafından 2015/ 2 E. dosyasına, ... tarafından birleşen 2014/ 15 E. sayılı dosyanın A22/A harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin olarak, davalı ... Yönetimi vekili tarafından birleşen 2015/15 E. dosyanın A14 ve A22/B harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada birleşen 2015/3 E. dosyasında, 2015/ 2 E. dosyasında ve 2014/15 E. sayılı dosyanın A22/A harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına, birleşen 2015/15 E. dosyanın A14 ve A22/B harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerin ise orman sayılmayan yerlerden olduğu ve tespit tarihi itibarıyla 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinme şartlarının gerçekleştiği anlaşıldığına göre, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak; mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu doğru olarak belirlenmiş ve davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de; kadastro hakiminin düzenli sicil oluşturma görevi vardır. Tescilin amacı, arzın tespit günündeki hukuki durumunu belirlemektir.
Uzman ziraatçı bilirkişi raporunda ve yerel bilirkişi beyanlarında; davaya konu A14/D harfi ile işaretli bölümün davacı ..."ın zilyetliğinde bulunduğu, A14/C ve A22 harfi ile işaretli kısmın ise baraj suyu altında kaldığı ifade edilmiştir. Bu durumda; su altında kaldığı belirlenen taşınmaz kısımlarının davalı adına tapuya tescili yolunda hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple; hükmün (B) kısmının 1 ve 2 numaralı bentlerinin hükümden çıkartılarak yerine, 1 numaralı bent olarak;
""1....... 103 ada 1 nolu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişile....... 03.05.2016 tarihli (ve 04.05.2016 hakim havaleli) rapor ve eki krokisinde A14/D rumuzu ile gösterilen (1585,10 m² yüzölçümündeki) kısmın 103 ada 1 nolu parselden ifrazına ve A14/D rumuzu ile gösterilen (1585,10 m² yüzölçümündeki) kısmın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, ""
2 numaralı bent olarak;
2- “fen bilirkişileri...... 03.05.2016 tarihli ve 04.05.2016 hakim havaleli rapor ve eki krokisinde A 22/B ve A14/C harfi ile gösterilen taşınmazların....... gölü altında kaldıkları belirlendiğinden tescil harici bırakılmalarına, taşınmazlar su altında kalmadan önce davacı ..."ın A 22/B ve A14/C harfi ile gösterilen taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkının tespitine” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.