21. Hukuk Dairesi 2016/19573 E. , 2018/5400 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalılardan ... Temizlik İnş.Taahhüt Hafriyat Nak. Müh.Müş.Tur. Mad.Tic. Ve San. A.Ş. ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenler ile, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalıların ve davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, sigortalının 08/01/2014 tarihinde meydana gelen iş kazasından vefatı nedeniyle anne, eş ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş için eş için 99.778,97 TL maddi tazminatın, takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın, çocuklar ve anne için takdiren 7.000,00 er TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, sigortalının iş kazası neticesinde vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davacının % 10 oranında kusuru bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
1-Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş yararına hüküm altına alınan 15.000,00 TL manevi tazminat ve davacı çocuklar ile anne yararına hüküm altına alınan 7.000,00 er TL manevi tazminat azdır.
2- Öte yandan, dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde husumet yöneltilmeyen ve dolayısıyla hasım (davalı) olarak gösterilmeyen ... aleyhine hüküm kurulduğu, hükmedilen tazminatlardan sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
Dava açılırken ... davalı olarak gösterilmemiş, yargılama sırasında davalı ... Temİzlİk İnş.Taahhüt Hafrİyat Nak. Müh.Müş.Tur. Mad.Tİc. Ve San. A.Ş. vekili tarafından ...‘ya davanın ihbar edildiği ayrıca davacı vekili tarafından da 26/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile ...‘nın davaya dahil edilmesini talep ettiği ve mahkemece karar başlığında ...‘nın davalı olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Eldeki bu dava eda davası niteliğinde olup eda davalarında dahili davalı müessesi bulunmadığı gibi ... Usul Hukuku Sisteminde, bazı istisnai haller dışında, “dahili davalı” müessesesi bulunmamaktadır. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hallerde, bir dava açıldıktan sonra mevcut davalı taraf yanına bir başka davalı taraf ilave etmek, ıslâh suretiyle dahi mümkün değildir. Sorumlu olanlardan biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer bir sorumlunun davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması olanağı yoktur.
Somut olayda, hakkında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan, mevcut hali ile ihbar olunan konumunda değerlendirilmesi gereken, gerekçeli karar şablonunda da davalı sıfatıyla kaydedilen ... aleyhine, işin esasına müteallik hüküm kurulması hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların ve davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Temizlik İnş.Taahhüt Hafriyat Nak. Müh.Müş.Tur. Mad.Tic. Ve San. A.Ş. ve ..."na iadesine, 05/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.