Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (kadın) tarafından; kocanın boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakalar, maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı (kadın)"ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-karşı davalı (koca) tarafından, daha önce 24.9.2010 tarihinde "evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak açılan boşanma davası "davacının eşine fiziki şiddet uyguladığı, bu sebeple geçimsizlikte kusurlu olduğu, kendi kusuruna dayanarak boşanma davası açamayacağı" gerekçesiyle tam kusurlu görülerek reddedilmiş, karar 7.5.2010 tarihinde kesinleşmiş, işbu dava ise 30.9.2010 tarihinde açılmıştır. Davacı-karşı davalı (koca), önceki boşanma davasının reddinden sonra araya girenler ve yakınları tarafından ikinci kez denendiğini ve evlilik birliğinin devamının arzu edildiğini, ancak eşinin bu süre içinde de olumsuz tavırlarını devam ettirdiğini ileri sürmüş, davalı-karşı davacı ise, reddedilen boşanma davasının açılmasından sonra biraraya gelmediklerini, iki yıldır ayrı yaşadıklaını bildirmiştir. Bir kısım davacı-karşı davalı (koca) tanıkları, önceki boşanma davasında sonra tarafların barıştıklarını 3-5 ay birlikte yaşayıp ayrıldıklarını ifade etmişlerse de, bu beyanların tutarsız ve inandırıcı olmadığı görülmektedir. Zira, önceki boşanma davası 6.4.2010"da reddedilmiş, karar 7.5.2010 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise bu tarihten yaklaşık dört buçuk ay sonra açılmıştır. Önceki davada tarafların dava görülmekte iken barışıp biraraya geldikleri yönünde bir iddia ve beyan yoktur. Sözü edilen davanın reddinden yaklaşık 4.5 ay sonra eldeki dava açıldığına göre, davacı tanıklarının bu yöndeki beyanları bu olgular karşısında soyut ve dayanaksız kalmaktadır. Bu bakımdan tarafların önceki boşanma davasından sonra barıştıkları ve biraraya geldikleri kabul edilmemiş ve tanık Serkan"ın beyanında geçen olay sabit görülmemiştir. Gerçekleşen bu hukuki ve fiili durum karşısında kadına atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmamakta olup, davacı-karşı davalı (koca) tam kusurludur. Kocanın boşanma davasının reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir.
3-Yukarıda açıklanan sebeplerle boşanmaya sebep olan olaylarda eşine fiziki şiddet uygulayan davacı-karşı davalı (koca) tamamen kusurlu olup, kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 TBK.md.50 ve 52 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyiez konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.12.2012 (Çrş.)