20. Hukuk Dairesi 2017/5806 E. , 2019/6875 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve arkadaşları ve ....vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... 144 ada 1 parsel 49065.12 m2 mera niteliği ile köy orta malı, 108 ada 59 parsel 64321.69 m2 mera niteliği ile köy orta malı olarak sınırlandırılmış, 108 ada 58 parsel sayılı 556339.52 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacılar dava dilekçesi ile taşınmazların orman ve mera ile ilgisinin bulunmadığını, 1937 tarihli vergi kayıtları ile .... 1930 tarihli tapuda kayıt bulunduğunu ve dedelerinden intikal eden sulu ziraat arazisi olduğunu belirterek nizaya konu taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile fiili duruma göre adlarına ayrı ayrı tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Mahkemece, davacıların keşif delilinden vazgeçmeleri nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/11/2005 tarih 2005/9352 – 13480 E.-K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Davacı gerçek kişiler, adlarına tescilini istedikleri taşınmazların kök muris dedeleri ve babalarından kendilerine intikal ettiğini, tapu ve vergide kayıtlı olup, 100 yılı aşkın zilyetlik ve tasarruflarında bulunduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Yargılama sırasında ..., ......., ... ölmüş, vukuatlı nüfus aile kayıt tabloları getirtildiği halde, mirasçıları usulünce davaya dahil edilerek davacı sıfatıyla katılımları sağlanmamıştır. Öncelikle bu usuli eksiklik giderilmek suretiyle davacılar yönünden taraf teşkili ikmal edilmelidir.
Ayrıca; davacılar, dava dilekçelerinde zilyetliğin dışında keşif, tanık, vergi ve tapu kayıtlarına dayanmış ve mahkemeye değişik tarihlerde sundukları dilekçelerde tapu ve vergi kayıtlarının tarih ve sıra numaralarını açıkça bildirerek fotokopi örneklerini de dosyaya ibraz etmişler, yerel bilirkişi ve tanık listelerini de yazılı olarak sunmuşlardır. Terör ve güvenlik nedeniyle 1993 yılında açılan davada 2004 ve 2005 yılına kadar keşfe gidilemediğine dair sürekli tutanak tutulmuştur. İlk keşif avansı 08.12.1997 tarihinde 31074 nolu makbuzla davacılar tarafından yatırılmış, 14.07.2004 tarihine kadar keşif yapılamamıştır. 14.07.2004 gün ve 11.05.2005 tarihlerinde davacılara çıkartılan eksik keşif avansının ikmali hususundaki muhtıra, davacılar kısmen ölü olduklarından tebliğ edilememiş, tebliğ olunanların sayısı dikkate alındığında "aynı konutta oturan" şerhi verilmek suretiyle otuza yakın kişiye usulsüzce keşif günü ve avansını içeren muhtıra tebliği yapılmış ve davacıların keşif delilinden vazgeçtikleri gerekçesiyle davaları reddedilmiştir. Oysa; davacılar keşif deliline dayandıkları gibi, ilk keşif avansını da yatırdıklarına göre, mahkemece eksik keşif avansı usulünce ikmal ettirildikten ve taraf teşkili tamamlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanarak uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde 38 nolu celsede dava konusu taşınmazlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin toplandığı ve dosyanın keşfe hazır hale geldiği görülmekle 26/04/2016 günü saat 09:00"dan itibaren keşif yapılmasına dair ara karar kurulduğu, aynı celsede davacılara dosya keşfe hazır hale geldiğinden, keşif masraflarına ilişkin tüm masraf kalemleri (hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masraflar) ayrı ayrı belirtildiği ve masrafın ödenmesi için 30 günlük makul kesin süre verildiği, davacı taraflara keşif masrafını yatırmaları için "...celse zabtının tebliğinden itibaren 30 gün kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine depo ettirilmesine, verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmaması halinde 3402 sayılı Kanunun 36/1 ve 6100 sayılı HMK’nın 324/1-2 maddesi uyarınca talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına" ihtarını içerir davetiye tebliğ edildiği, ancak yapılan ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen verilen 30 günlük kesin süre içerisinde keşif masrafı yatırılmadığından davacıların keşif delilinden vazgeçmiş sayıldıkları, keşif yapılmadan davacıların başka delillerle davalarını ispatlamaları mümkün görülmediği gerekçesi ile;
Davanın reddine,
.... mevkii 108 ada 58 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağında belirtilen vasıf, miktar ve sınırları itibariyle tespit gibi orman vasfı ile davalı Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline,
....mevkii 108 ada 59 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağında belirtilen vasıf, miktar ve sınırları itibariyle tespit gibi köy orta malı olarak tapuya kayıt ve tesciline, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi uyarınca mera yeri olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına
....mevkii 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağında belirtilen vasıf, miktar ve sınırları itibariyle tespit gibi köy orta malı olarak tapuya kayıt ve tesciline, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi uyarınca mera yeri olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... ve ....vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; mahkemece yapılan ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen verilen 30 günlük kesin süre içerisinde keşif masrafı yatırılmadığından davacıların keşif delilinden vazgeçmiş sayıldıkları, keşif yapılmadan davacıların başka delillerle davalarını ispatlamaları mümkün görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de "...celse zabtının tebliğinden itibaren 30 gün kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine depo ettirilmesine, verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmaması halinde 3402 sayılı yasanın 36/1 ve 6100 sayılı HMK’nın 324/1-2 maddesi uyarınca talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına" ihtarını içerir davetiye tebliğlerinin usulüne uygun olmadığı, davacılar ...,ve ...’a 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı olarak ilk seferde doğrudan 21/2. maddesine göre, bu davacıların adres kayıt sistemindeki adresine yapıldığı ve usulüne uygun olmadığı, ... ve ...’a ise yapılan tebligat parçalarının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle eksik keşif masrafının yatırılması ve yatırılmaması halinde 3402 sayılı Kanunun 36/1 ve 6100 sayılı HMK"nın 324/1-2 maddesi uyarınca talep olunan delilin
ikamesinden vazgeçmiş sayılacağına ilişkin usulüne uygun ihtar bulunmadığından, keşif avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisine uygun değildir. O halde, davacılara keşif ve diğer deliller ile davasını ispatlayabilmesi için yeniden imkan tanınmalı ve elde edilecek delillere göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.