12. Ceza Dairesi 2019/13318 E. , 2020/483 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 179/3. maddesi delaletiyle 179/2. ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun"un 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Ankara Batı 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli ve 2018/285 esas, 2018/281 sayılı kararını müteakip, aynı eylem nedeni ile açılan mükerrer dava sonucunda adı geçen sanığın, 5237 sayılı Kanunun 179/3. maddesi delaletiyle 179/2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türlk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara Batı 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2018 tarihli ve 2018/411 esas, 2018/573 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/7. maddesinde “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre, sanık ..."in, 05/02/2018 tarihinde işlemiş olduğu trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22/02/2018 tarihli ve 2018/6008 soruşturma, 2018/2176 sayılı iddianame ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, Ankara Batı 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli ve 2018/285 esas, 2018/281 sayılı kararı ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilerek, anılan bu kararın 25/04/2018 tarihinde kesinleşmiş olması karşısında, sanığın aynı eylemi sebebiyle Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 20/04/2018 tarihli ve 2018/13159 soruşturma, 2018/4147 esas ve 2018/3391 sayılı iddianamesi ile açılan mükerrer davanın, 5271 sayılı Kanunun 223/7. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş olmasında isabet görülmediğinden 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 10/05/2019 gün ve 94660652-105-06-4152-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/05/2019 gün ve 2019/53021 sayılı ihbarnamesi ile ihbar ve dava evrakı daireye tevdi kılınmakla; dairemizin 24.09.2019 tarih ve 2019/5499 esas, 2019/9254 karar sayılı kararı ile kanun yararına bozma talebinin kabulüne ve müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2019 tarihli yazıları ile “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
5271 sayılı CMK"nın 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir.Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.06.2006 gün ve 151-157, 13.02.2007 gün ve 349-35, 18.09.2007 gün ve 186-178, 13.05.2008 gün ve 84-111, 14.04.2009 gün ve 75-101, 27.12.2011 gün ve 205-291, 27.03.2012 gün 493-127, 05.06.2012 gün 6-215, 29.01.2013 gün 1324-27 ve 08.04.2018 gün 72-73 sayılı kararlarında, mahkûmiyet hükümleri yönünden verilen kararların, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kaldığı kabul edilerek, hukuka aykırılıkların bizzat Özel Dairelerce giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 07.11.2019 gün ve 12460-16234, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 24.01.2019 gün ve 7521-1196, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin ise 14.02.2019 gün ve 8209-2109 sayılı kararlarında, kanun yararına bozma talebi kabul edildikten sonra CMK"nın 223/7. maddesi uyarınca davanın reddine ilişkin kararların Özel Dairelerce verildiği görülmüştür.” gerekçeleriyle CMK’nın 309/4 maddesi gereğince bozma doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinden bahisle itiraz edilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine dosya yeniden incelenip itirazın kabulüne karar verilerek gereği düşünüldü:
1-Dairemiz’in 03.07.2018 tarih 2019/5499 esas, 2019/9254 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Suç tarihinde sanığın 2,896 promil alkollü olarak sevk ettiği aracıyla maddi hasarlı çift taraflı trafik kazasına karışması sonucu sanık hakkında iki ayrı soruşturma evrakı tanzim edildiği, bu soruşturmalar sonucu sanık hakkında Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22/02/2018 tarihli ve 2018/6008 soruşturma, 2018/2176 sayılı iddianame ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, Ankara Batı 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli ve 2018/285 esas, 2018/281 sayılı kararı ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilerek, anılan bu kararın 25/04/2018 tarihinde kesinleşmiş olması karşısında, sanığın aynı eylemi sebebiyle yürütülen diğer soruşturma sonucunda Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 20/04/2018 tarihli ve 2018/13159 soruşturma, 2018/4147 esas ve 2018/3391 sayılı iddianamesi ile açılan mükerrer davanın, 5271 sayılı Kanun’un 223/7. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görüldüğünden,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden,Ankara Batı 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2018 tarihli ve 2018/411 esas, 2018/573 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309/4-d maddesindeki "Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder." şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, sanık ...’in mahkumiyetine yönelik hüküm fıkrasının, "1- Sanık hakkında aynı fiil nedeniyle daha önceden açılmış bir dava ve verilmiş bir hüküm bulunduğu anlaşıldığından, ikinci defa açılan davanın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/7. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına," şeklinde DÜZELTİLMESİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.