4. Hukuk Dairesi 2019/2383 E. , 2019/4809 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ... vekilleri Avukat ... tarafından, davalı ... AŞ aleyhine 15/12/2010 (asıl) 11/03/2015 (birleşen) gününde verilen dilekçeler ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davada, davacı ... yönünden davanın kabulüne, ... yönünden usulden reddine, birleşen davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen 17/07/2018 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Karar başlığında; asıl davanın dava tarihi 15/12/2010 olmasına karşın 25/01/2018 olarak gösterilmesi ve birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/48 esas sayılı dosyasının bilgilerine yer verilmemesi, mahallînde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Asıl ve birleşen dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın davacı ... açısından kabulüne diğer davacı ... yönünden ehliyet yokluğundan usulden reddine, birleşen davanın ise kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı... AŞ tarafından asıl davada verilen karar yönünden temyiz edilmiştir.
Davacılar, ... İli, ... İlçesi, ... Beldesi, ... Mevkii, 598 sayılı parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan, üç katlı ve tek katlı binaların taraflarına ait olduğunu, davalı şirketin maden çıkarma faaliyetleri nedeniyle atmış olduğu dinamitlerin evlerini oturulamaz duruma getirdiğini belirterek, uğradıkları zararın tazminini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, Dairemizin, 16/11/2017 gün, 2017/880 esas, 2017/7320 karar sayılı bozma ilamına uyulmuş ve yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın davacı ... açısından kabulüne, diğer davacı ... yönünden ehliyet yokluğundan usulden reddine; birleşen dava açısından ise kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairemizin 28/02/2013 gün ve 2012/4264 esas, 2013/3585 karar sayılı ilamıyla; "Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davaya konu binaların tekniğe uygun inşa edilmediği, bazı imalat hatalarının bulunduğu ve bu eksikliklerin de zararın meydana gelmesinde etkili olduğu belirtilmiş ve mahkemece hükmedilen tazminat bedelinden BK’nın 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir indirim yapılması gerektiği" gerekçesi ile bozulmuştur. Birleşen dava ise Dairemizin ilk bozmasından sonra ikame edilmiştir. Dairemizin ilk bozmasından sonra mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu ikinci karar da Dairemizin, 16/11/2017 gün, 2017/880 esas, 2017/7320 karar sayılı ilamı ile hüküm fıkrasının asıl davaya ilişkin (1) numaralı bendinde infazda tereddüt oluşacak şekilde hüküm tesis edildiği gerekçesi ile birleşen davanın ise kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile ikinci kez bozulmuştur. Bu doğrultu Dairemiz ikinci bozma kararından sonra yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın davacı ... açısından kabulüne, diğer davacı ... yönünden ehliyet yokluğundan usulden reddine; birleşen dava açısından ise kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemiz ilk bozmasında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davaya konu binaların tekniğe uygun inşa edilmediği, bazı imalat hatalarının bulunduğu ve bu eksikliklerin de zararın meydana gelmesinde etkili olduğu, bu nedenle hükmedilen tazminat bedelinden BK’nın 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir. Dairemizin bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde asıl dava yönünden verilen ilk karar aynen muhafaza edilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Şu halde, mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Dairemizin ilk bozma kararında vurgulandığı şekilde davaya konu binaların tekniğe uygun inşa edilmediği, bazı imalat hatalarının bulunduğu ve bu eksikliklerin de zararın meydana gelmesinde etkili olduğu belirtildiğinden mahkemece asıl dava yönünden hükmedilen tazminat bedelinden BK’nın 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir indirim yapılması gerekiren yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.