4. Hukuk Dairesi 2019/1994 E. , 2019/4813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... İth. İhr. San. Tic. AŞ vekili Avkat ... tarafından, davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine 28/05/2009 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin 19/04/2012 tarih ve 2009/191 esas 2012/223 karar sayılı davanın kısmen kabulüne dair hükmünde direnilmesine ilişkin 23/10/2014 günlü karara yönelik davacı vekili ile duruşma istemli olarak da davalı vekili tarafından süresi içinde yapılan temyiz talebi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/1739 esas, 2019/349 sayılı kararı ile yerel mahkemenin direnme kararının yerinde olup, davanın esasına ilişkin davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiş olmakla direnme kararlarında duruşma yapılamayacağından istemin reddine ve temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, icra müdürlüğünden dava dışı borçlu aleyhine alınan ihtiyati haciz kararı doğrultusunda borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için 89/1 haciz ihbarnamesinin Anadolu Sigorta şirketine 169 Alo Post yöntemi ile gönderilmesini talep ettiğini, söz konusu gönderinin 31/12/2008 tarihinde PTT merkezi tarafından teslim alındığını, PTT 169 Alo Post ile gönderim usulünün aynı il içinde dört saatte teslim taahhüdü verilmesine rağmen 05/01/2009 tarihinde ulaştığını, bu sırada 3. kişi Anadolu Sigorta şirketi tarafından icra dosyasında borçlu şirkete 02/01/2009 tarihinde 184.392,00 TL ödeme yapıldığını, davalı PTT"nin 169 Alo Post yöntemi ile gönderilen gönderilerin dört saatte alıcısına ulaştırma taahhüdünü yerine getirdiği takdirde bu ödemenin kendisine yapılacağını, davalının vermiş olduğu taahhüdüne uymayarak müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verilmesinden dolayı müvekkilinin zarara uğradığını belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı PTT Genel Müdürlüğü vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, tebligatın geç teslim edilmesinden dolayı dava dışı sigorta şirketinin takip borçlusuna 184.392,00 TL ödeme yaptığını, davacının bu nedenle takip borçlusundan alacağını alamadığını, takip borçlusu hakkında takip dosyasında aciz vesikası da dikkate alındığında alacağının tahsil imkânın ortadan kalktığını, yeniden bir dava açarak da alacağını alamayacağı gerekçesiyle davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacının dava dışı borçlu aleyhine yürüttüğü icra takibinde takip konusu alacağın tahsil edilememesi nedeniyle aciz vesikası aldığı anlaşılmaktadır. Aciz vesikasının İcra ve İflas Kanunu"nun 68. madde anlamında takip hukuku bakımından borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olduğu, alacaklıya anılan Kanun"un 277 ve devamı maddelerinde yazılı olan iptal davası (tasarrufun iptali davası) açabilme hakkını vereceği, yine aynı Kanun"un 100. maddesindeki şartlara göre hacze iştirak edebileceği hususları düzenlenmektedir.
Şu durumda davaya konu istemin söz konusu aciz vesikası sayesinde borçluya karşı işlem yapıp alacağı tahsili imkanının bulunmasına göre; dava konusu tutarın davalıdan tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu durumun gözetilmemesi doğru değil ise de; anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. madde yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesinin 7. fıkrası uyarınca hükmün 2 nolu fıkrasına “tahsilde tekerrür olmamak üzere” ibaresi eklenerek kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan "... 92.196,00 TL ..." şeklindeki rakam ve sözcük dizisinden sonra gelmek üzere “...tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla...” sözcüklerinin eklenmesine, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükeltilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/10/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, İİK"nun 89. maddesi kapsamında düzenlenen birinci haciz ihbarnamesinin, davlı PTT tarafından dava dışı üçüncü kişiye geç tebliği sebebiyle oluşan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tebligata konu işlem, dava dışı üçüncü kişiye İİK"nun 89. maddesi kapsamında gönderilen birinci haciz ihbarnamesidir. Söz konusu ihbarnamenin tebliği halinde, tebliğ yapılacak kişinin kendiliğinden borçlu hale gelmesi söz konusu değildir. Belirtilen yasa maddesi kapsamında Birinci, İkinci ve Üçüncü haciz ihbarnamelerinin herhangi bir itiraza uğramadan yani yasada gösterilen prosedürün tamamlanması halinde hukuki sonuç doğurabilecektir. Oysa somut olayda, gönderilen birinci haciz ihbarnamesine karşı dava dışı üçüncü kişinin itiraz edip etmeyeceği veya sonraki aşamalarda itiraz ederek haciz ihbarnamelerinin kesinleşmesini ve hukuki sonuç doğurmasını engelleyip engellemeyeceği henüz belli değildir.
Zarar, sorumluluğun, dolayısıyla tazminat borcunun en önemli unsurunu oluşturur. Sorumluluk hukukunda tazminat borcunun doğabilmesi için belirli bir zararın gerçekleşmiş olması ve bu zararın iddia eden tarafından ispat edilmiş olması gerekir. Davalı PTT, söz konusu tebligatı geç ulaştırmakla kusurludur ve bir zararın varlığı da tartışmasızdır. Ancak bu zararın, haciz ihbarnamesine konu alacak miktarı veya bu miktardan belli bir oranda indirim yapılmak suretiyle bulunacak miktar kadar olacağı düşünülemez. Bu durumda zarar kapsamının BK 43 (TBK 51) maddeleri gereğince hakim tarafından yukarıda izah edilen şekilde ihbarnameye konu alacak miktarı dikkate alınmaksızın, durumun gereği ve tarafların kusurları gözetilerek belirlenmesi gerekir. Mahkemece, bir kısım indirim yapılmış olmakla birlikte, haciz ihbarnamesindeki alacak miktarı esas alınarak zarar kapsamının belirlenmiş olması doğru olmamıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, çok daha alt seviyede tazminata hükmedilmesi gerekirdi.
Belirtilen nedenlerle değerli çoğunluğun kararın onanması yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir. 21/10/2019
KARŞI OY YAZISI
Dava, İİK"nun 89/1 maddesi uyarınca düzenlenen haciz ihbarnamesinin 3.kişiye geç teslim edilmesi sonucu oluşan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere gerek idari işlemlerde gerekse yargısal faaliyetlerde yapılan resmi tebligatlar 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 1nci maddesi uyarınca PTT aracılığıyla yapılması zorunludur. PTT kurumu son yapılan yasal düzenlemelerle özelleştirilmiş ve kamu kurumu vasfını kaybetmiştir. Şu durumda resmi tebligatların yapılması işi PTT ile ilgili kurum arasında düzenlenen kendine özgü özel bir taşıma sözleşmesinin konusunu oluşturur.
PTT kurumunun kapıdan kapıya teslim yönergesinin 5/3 maddesi gereğince, kapıdan kapıya teslim süresinin bayram ve tatil günleri de dahil olmak üzere haftanın 7 günü, 07:00 – 23:00 saatleri arasında hizmet vereceği, kabul edilen gönderinin aynı il dağıtım saatleri arasında en fazla 4 saatte alıcısına teslim edileceği, başka illerde ise ertesi günü teslim edileceği belirtilmiştir. Yine aynı yönergenin 20. maddesinde PTT kurumunun taahüdünü yerine getirmeyerek zarara sebebiyet vermesi halinde ödemesi gereken tazminatı düzenlemiştir. Buna göre PTT idaresi, gönderinin zayi halinde göndericiye yada hakkını devrettiğinde alıcıya tazminat ödeyeceği, tazminat ödemelerinde gerçekleşmemiş kârların ve dolaylı zararların dikkate alınmayacağı, ödenecek tazminat miktarının ise kabul ücretinin 50 katı ile sınırlı olduğu hükmü bulunmaktadır. Taraflar 169 Alo Post sistemi ile gönderilen
tebligatlar için PTT kurumu tarafından belirlenen yönergedeki genel düzenleyici kuralları kabul etmiş sayılırlar. Keza bu genel düzenleyici işlemlerin bir kısımının kabulü diğerlerinin kabul edilmemesi düşünülemez. Davacının gönderi için davalı PTT"nin 4 saatte teslim süresini kabul edip, tazminat başlıklı 20. maddesindeki düzenlemeyi kabul etmemesi ve dolaylı zararlarını da davalı kurumdan tahsil etmeye çalışması taraflar arasındaki özel nitelikli taşıma sözleşmesine ve ayrıca hak ve nesafet kurallarına aykırı olacaktır.
Somut olayda, davacı 169 Alo Post ile gönderilen tebligatın geç ulaşmasından dolayı oluşan zararını talep etmektedir. Davacının zararı gönderinin değeri ile ilişkisi olmayan dolaylı zarardır. Taraflar 169 Alo Post ile gönderiyi kabul etmekle, taşıma şartlarını düzenleyen yönergenin bütün maddelerini kabul etmiş sayılacaklarından, bundan doğan zararında PTT Alo Post yönergesinin 20. maddesi de dikkate alınarak belirlenmesi geretiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.21/10/2019