3. Hukuk Dairesi 2020/4702 E. , 2020/4844 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, ...,... Mahallesi hudutlarında arsa vasıflı taşınmaz üzerindeki dava konusu taşınmazların , davacılara toplu konut projesi gayri menkul satış sözleşmesi uyarınca, 2008 yılı nisan ayı içerisinde teslim ettiğini ancak davalı tarafça yapılması gerekin bir kısım işlerin yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafça yapılması gerekip de yapılmayan binanın çevresi drenajı ve bina tretuar altı bina yüzeyi ve temel betonu yüzeyine su yalıtımı işi bedeli olan 38.252,52TL nin tespit tarihi olan 01/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesini talep etmiş olup, bilahare son celsedeki ıslah beyanı ile davayı eksik iş ve ayıplı işten kaynaklanan tazminat davası olarak ıslah ettiklerini belirtmişlerdir
Davalı, ayıp ihbar mükellefiyetinin de süresinde yerine getirilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihi olan 05.03.2013 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’ da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun bu
konudaki 198. maddesi (6098 Sayılı TBK.’nun 223. maddesi) uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 198. maddesinde (6098 sayılı TBK.’ nun 223. maddesi) öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde Mahkemece; talep edilen hususlarla ilgili “açık ayıp” ve “gizli ayıp” ayrımı ayrıntılı ve açık bir şekilde yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiştir. Yine mahkemece bağımsız bölümlerin teslim tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle davacıların ileri sürdüğü hususlara ilişkin “açık ayıp” ve “gizli ayıp” değerlendirilmesi yapılıp, “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, niteliği ve ortaya çıktıkları (mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) ile tespit edilen ayıplarla ilgili olarak ,davacıların yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususu da araştırılarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Dava dilekçesinin incelenmesinde, her bir davacı için ne miktarda talepte bulunulduğu anlaşılamamaktadır. Mahkemece de bu husus davacılara açıklattırılmamıştır. Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmadığına göre, mahkemece, her bir davacı için talep edilen miktar açıklattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.