9. Hukuk Dairesi 2016/11025 E. , 2019/21984 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, 21.06.2010 tarihinden itibaren davalı yanında internet sitesi sanal mağaza sorumlusu olarak çalıştığını, sigorta girişinin geç yapıldığını, genel tatillerdeki çalışmalarının karşılığının verilmediğini, SGK primlerinin gerçek ücretinin altında ve işe giriş tarihinden aylar sonra yatırıldığını, yıllık izinlerinin kullandırmadığını ve 12 aylık maaşının da eksik verildiğini, davacının bu nedenlerle iş sözleşmesini tek taraflı ve haklı olarak fesih ettiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı ile ücret alacağı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücretilerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının işe başladığı gün SGK girişinin yapıldığını, ücretlerinin banka hesabı kanalıyla ödendiğini, maaşının 753,09 TL olduğunu, haber vermeden ve haklı bir nedene dayanmadan işten ayrıldığını ve bir başka iş yerinde çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin davacının işe gelmediği halde SGK primlerini ödemeye devam ettiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Uyuşmazlık, davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı işçi; iş akdinin haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürmüş, ancak ne dava dilekçesinde ne de 19.02.1014 tarihli ihtarnamesinde fesih tarihini belirtmemiştir.
Davalı işveren ise davacının iş akdi devam ediyorken başka bir işveren nezdinde çalışmaya başladığını ve sonrasında da işe gelmediğini, kıdem tazminatına da hak kazanmadığını savunmuştur.
Mahkemece, tanık anlatımları ve emsal ücret araştırması doğrultusunda davacının iddia ettiği ücret miktarı ile çalıştığı, SGK primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatırılmadığı dolayısı ile haklı fesih nedeni bulunduğu ayrıca SGK işten çıkış kodu ile savunma arasında çelişki olduğu gerekçeleri ile iş akdinin davacı işçi tarafındna haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır.
SGK kayıtlarından davacınn, 09.01.2014 tarihinde başka bir işveren nezdinde çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Davacı tanıklarının feshe dair bilgileri bulunmadığı, davalı tanıklarının ise savunmayı doğrular mahiyette beyanda bulundukları saptanmıştır.
Dosya içerisinde yer alan ve davalı tanığının da imzasını içeren devamsızlık tutanakları ve fesih yazısından, davacının 05.02.2014 tarihinden itibaren işyerine gelmediği ve 11.02.2014 tarihinde iş akdinin davalı işverence sonlandırıldığı anlaşılmıştır.
Hükme esas bilirkişi raporunda fesih tarihi 12.02.2014 olarak kabul edilmiş olup, davacı tarafça bu rapora herhangi bir itirazda bulunulmamış ve rapor doğrutusunda talep edilen alacak kalemleri de miktar olarak ıslah edilmiştir.
Davacının; dava dilekçesi ve 19.02.2014 tarihli ihtarnamesinde fesih tarihini belirtmediği ve itirazda bulunmadığı bilirkişi raporunda da fesih tarihi olarak kabul edilen 12.02.2014 tarihinde hali hazırda başka bir işveren nezdinde çalışıyor olduğu hususları ile davalı savunması ve savunmayı doğrulayan tanıklarının beyanları ile devamsızlık ve feshe ilişkin tutanaklar birlikte değerlendirildiğinde, davacı işçinin (işverenin haberi olmaksızın) başka bir işyerinde çalışmaya başlayarak iş akdini sonlandırdığı, dolayısı ile kıdem tazminatına hak kazanmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle; kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
3- Faiz başlangıç tarihlerinin hüküm sonucunda belirtilmemesi de HMK.nın 297/2.maddesine aykırı olup, infazda tereddüte yol açacağından hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.