11. Hukuk Dairesi 2019/226 E. , 2019/7022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/131-2018/37 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin TR 2010 07003B sayılı "Hava Soğutmalı Soğutucular İçin Soğutma Sistemi ve Yöntemi" isimli patentin ve 2008/32275 sayılı “Ekotor” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı şirketle müvekkili arasında zikredilen patentte ilişkin olarak 04.03.2014 tarihinde patent lisans sözleşmesi imzalandığını, davalı ...’in sözleşmeyi davalı şirketi temsile yetkili kişi olarak imzaladığını, ancak davalı şirketin sözleşme gereği olan edimlerini yerine getirmediğini, davalı şirketin Eti Bor Maden İşletmesine davaya konu patente konu tesisin kuruluşunu yaptığını ancak sözleşmenin 5.1 maddesine aykırı olarak sözleşme görüşmeleri hakkında müvekkiline bilgi vermediği gibi, kuruluşu da müvekkilinin uhdesinde ve kontrolünde yapmadığını, bunun üzerine müvekkilince davalı şirkete hitaben gönderilen 04.07.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, taraflar arasında imzalanan 04.03.2014 tarihli sözleşmenin müvekkilince haklı nedenlerle feshedildiğinin ve sözleşmenin 04.07.2014 tarihi itibariyle hükümsüz kaldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, patent lisans sözleşmesinin müvekkili şirket adına davalı ... tarafından imzalandığını, imza sirkülerinden de anlaşılacağı üzere ...’in davalı şirketi tek başına temsile yetkili olmadığını, ayrıca sözleşmede müvekkili ...’i şahsi olarak borç altına sokan bir hüküm de bulunmadığından sözleşmenin hiç yürürlüğe girmediğini ve zaten baştan itibaren hükümsüz olduğunu, müvekkili şirketçe, Eti Bor Maden işletmesine ait iş yerine kurulan sistemin davacı patentiyle alakasının olmadığını, kurulan sistemin müvekkili ... adına tescilli 2014/08811 sayılı patent kapsamında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında davacıya ait olan 2010/07003 nolu patentin sınai olarak uygulanması ve kazanç elde edilmesi amacıyla 04.03.2014 tarihinde lisans sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmenin varlığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, ilerleyen süreçte davalı ...’in davacıyı dışlayarak, Eti Maden ve Bor İşletmesinde buluşa ilişkin tesis yaptığı ve teslim ettiği,bu durumda, davalıların sözleşmeye aykırı davranıp davranmadıklarının tespiti için Eti Maden İşletmesindeki tesisatın 2010/07003 nolu patentin kapsamına girip girmediğinin belirlenmesi gerektiği, bu hususta yapılan bilirkişi incelemeleriyle, kurulan tesis ve patent arasında bazı farklılar bulunsa da bunların esaslı farklılıklar olmadığının ve tesisin patent kapsamında kaldığının tespit edildiği, davalı yanca kurulan tesisin davalı ...’e ait 2014/08811 sayılı patentin kapsamında kaldığı savunulduğu, kurulan sistemin 2014/08811 nolu patent başvuru kapsamında olduğu ancak aynı zamanda davacıya ait önceki tarihli patentin de kapsamında bulunduğu, ayrıca, 2014/08811 nolu patentin davacıya ait önceki tarihli patentle ayniyet içerdiği, küçük farklara rağmen eş değer olduğunun da tespit edildiği, davalı tarafın davacıdan sonra başvuru konusu ettiği 2014/08811 nolu patente konu istemlerin başlangıçta taraflar arasındaki işbirliği sayesinde edilen teknik bilgilerle geliştirildiğinin ve tespite konu edildiğinin anlaşıldığı, nitekim, davacı yanca, patent başvurusunun gasp edildiği iddiasıyla açılan davada da, davalılardan ..."in yapmış olduğu 2014/08811 sayılı patent başvurusunun davacıya ait sistemi içerdiği ve dolayısıyla gasp şartlarının bulunduğu sonucuna varıldığı, PatKHK"nın 78. maddesi uyarınca, patent sahibinin kendi patentinden daha önceki tarihli patentlerin ihlali halinde bir hak sahibi olduğunu ileri süremeyeceği, önceki tarihli patentle sonraki tarihli patent arasında bağlılık ilişkisi olması durumunda, önceki patent sahibinin izin almak suretiyle önceki tarihli patenti kullanabileceği, davalı yan eylemlerin sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, yanlar arasında imzalanmış 04.03.2014 tarihli patent iş birliği protokolünün 04.07.2014 ihtar tarihi itibariyle haklı nedenle fesih edildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi 2. fıkrası “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü haizdir. Huzurdaki dava, Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben açılmış, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/873 Esas, 2014/504 Karar sayılı ilamıyla, somut uyuşmazlık bakımından İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, sözü edilen karara karşı davalılar vekilince temyize başvurulması üzerine hüküm, Dairemizin 20.04.2015 gün, 2015/4438 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.10.2016 gün, 2015/93 Esas- 2016/146 Karar sayılı ilamıyla, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 29.05.2017 gün, 2017/9 Esas- 2017/528 Karar sayılı ilamıyla, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi hükmüne göre, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince, bölge adliye mahkemesinin anılan kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 26.10.2016 tarihinde verilen ilk karar her ne kadar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere dosya daha önceden Yargıtay incelemesinden geçmiş olup, bu durumda, anılan hükme karşı başvurulacak kanun yolunun yukarıda zikredilen Yasa hükmüne göre temyiz kanun yolu olduğu açıktır. Bu durumda, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.10.2016 tarihli kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen istinaf mahkemesince, kanun yolu incelemesi talebini içeren dilekçenin, temyiz istemine ait olduğunun kabulü ile dosyanın Yargıtaya gönderilmesi gerekirken işin esasına girilmek suretiyle kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi hükmüne göre kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2017/9 Esas- 2017/528 Karar sayılı ve bu karar doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda verilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/131 Esas- 2018/37 Karar sayılı ilamlarının kaldırılarak, 26.10.2016 tarihinde verilen ilk karara ilişkin kanun yolu incelemesi talebini içeren dilekçenin temyiz dilekçesi olarak incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalılar vekilinin, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.10.2016 gün, 2015/93 Esas- 2016/146 Karar sayılı ilamına karşı ileri sürmüş olduğu temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava, taraflar arasında akdedilen patent lisans sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı, davalıların taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranarak, kendisine ait patentin kapsamında kalan bir sistemi izni ve gözetimi olmaksızın Eti Maden firmasının Emet’te bulunan tesisine kurduklarını ileri sürmüş, davalılar ise, kurulan sistemin davacının patenti kapsamında olmadığını, davalılardan ... adına tescilli 2014/08811 sayılı patentin kapsamında kaldığını savunmuşlardır. Mahkemece, 20.07.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılarca kurulan sistemin davacı patenti kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Zira 551 sayılı KHK’nın 83. maddesinde, patentten kaynaklanan korumanın kapsamının istem veya istemlerle belirleneceği belirtilmiştir. Zikredilen bilirkişi raporunda, davacıya ait patentin istemleri tek tek belirtilerek, Eti Maden firmasına ait işletmeye kurulan sistemin patent kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmediği gibi, sistemin davalı ...’e ait patent kapsamında kalıp kalmadığına ilişkin bir inceleme de yapılmamıştır.
Öte yandan, davacı, davalılar aleyhine açtığı davayla, davalılarca Eti Maden firmasına ait işletmeye kurulan sistemle, davalı ...’e ait 2014/08811 sayılı patentin kendisine ait patentin gasp edilmesi sonucu oluşturduğunu iddia etmiş ve davalıların eyleminin patent isteme hakkının gaspı niteliğinde olduğunun tespitini istemiştir. İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar, Dairemizin 25/09/2019 gün, 2018/3842 Esas- 2019/5828 Karar sayılı ilamıyla karar düzeltme yolu açık olmak üzere onanmış, ancak henüz kesinleşmemiştir. Bu durumda, mahkemece, söz hükmün kesinleşmesi beklenerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2017/9 Esas- 2017/528 Karar ve İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/131 Esas- 2018/37 Karar sayılı ilamlarının bozularak kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.10.2016 gün, 2015/93 Esas- 2016/146 Karar sayılı ilamına karşı ileri sürmüş oldukları temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.