3. Hukuk Dairesi 2020/1108 E. , 2020/4885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tepit davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; özel bir sağlık kuruluşu olduğunu ve SGK’ya bağlı hastaların bakımı ve tedavisi konusunda davalı kurum ile aralarında ... Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesi imzalandığını, 2011 yılında Sayıştay Başkanlığının usulsüz fark ücreti alındığı gerekçesi ile hazırladığı denetim raporuna istinaden davacının savunmasının alındığını, davalı kurum tarafından 19.07.2013 tarihli yazı ile davacı hastanenin 2011 yılı için toplam 93.045,05-TL ilave ücret aldığının tespit edildiği, 2012 yılı sözleşmesine göre fazladan alınan ilave ücretin on katı 930.450,50-TL olması ve cezai şartın tebliğ edildiği tarihten bir önceki fatura dönemine ilişkin davalı kuruma ... üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarının %20 si 540.505,30-TL olduğundan davacı hastaneye 540.505,30-TL tutarında cezai şarta karar verildiğinin bildirildiğini, davacının sözleşmenin 11.1.8 maddesi uyarınca sehven alınan ücretlerin iade edildiği gerekçesiyle bu kısma uygulanacak cezada %50 indirim uygulanmasına ilişkin talebi üzerine talebin, komisyon marifetiyle değerlendirilerek davalı kurumca belirlenen oranın üzerinde alınan ücretlerin değerlendirme sonucunun 36.058,00-TL olarak tespit edilmesi nedeniyle 360.580,00-TL ceza şart uygulanmasına karar verildiği ve uygulanan cezai şart bedelinin 2012 yılı sözleşmesinin 10.3.maddesine göre davacı hastaneye davalı kurum tarafından yapılacak ilk ödemeden tahsil edileceğinin belirtildiğini, davalı kurumca yapılan cezai şart
işlemin haksız olduğunu, davacının hak etmediği 307.482,50-TL gibi yüksek bir cezayla karşı karşıya kaldığını iddia ederek, 19.12.2013 tarihli yazı ile bildirilen mahsuplaşma işleminin 307.482,50 TL"lik kısmının iptaline, davacının davalı kuruma bu miktar kadar borçlu olmadığının tespitine, mahsup edilen bedelin, mahsup tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; kurumca finansmanı karşılanmayan sağlık hizmetleri, tamamlayıcı sigorta, ek kredi kartı vb. konularda kuruma kanıtlayıcı belge sunulmadığını, kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasalara uygun olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, 191.378,31-TL ile ilgili davacının borçlu bulunmadığının tespitine, mahsup edilen bu miktarın mahsup tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin miktar ile ilgili talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacının vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 14/02/2017 tarih, 2014/178 Esas, 2017/63 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının " -Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 1.980-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklindeki 5. Fıkrasının hükümden çıkartılarak yerine " -Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 17.432,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Bölge adliye mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b-2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise HMK’nın 359. maddesinde belirtilmiş olup buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının 5. bendi düzeltilerek, düzeltilen kısım dışında kalan kısımların aynen korunmasına yönelik karar verilmesi usule aykırıdır. Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi ardından yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekmektedir.
O halde bölge adliye mahkemesince, HMK’nın 359/2. ve 353/1-b-2. maddelerindeki düzenlemeler de gözetilerek, esas hakkında taleplerin her biri bakımından tek tek hüküm kurulması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 5. bendi düzeltilerek diğer kısımların aynen korunması yönünde ve kararın infazında da tereddüt oluşmasına sebebiyet verecek şekilde karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 29/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.