Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/569
Karar No: 2014/189

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/569 Esas 2014/189 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/569 E.  ,  2014/189 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ERZİNCAN Ağır Ceza
    Günü : 14.09.2010
    Sayısı : 31-100

    Sanık M.. K.. hakkında 765 sayılı TCK"nun 370. maddesi uyarınca kasten yangın çıkarmak suçundan açılan kamu davasında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nun 170/1-a. maddesinde düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturduğundan bahisle ve 353 sayılı Kanunun 17. maddesi gereğince 3. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 21.06.2005 gün ve 254-141 sayı ile verilen görevsizlik kararından sonra Erzincan Asliye Ceza Mahkemesince de 28.03.2006 gün ve 661-204 sayı ile, sanığın eyleminin 765 sayılı TCK"nun 370. maddesinde düzenlenen kasten yangın çıkarma ve 5237 sayılı TCK"nun 170/1-a maddesinde düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı TCK"nun 170/1-a, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2006 gün ve 86-250 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 01.02.2010 gün ve 11392-1057 sayı ile;
    “Sanıklara yüklenen suça 765 sayılı TCK"nun 370. maddesinde öngörülen cezanın alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektirdiği gözetilmeden, istinabe suretiyle sorgusu yapılarak 5271 sayılı CMK"nun 196/2 madde ve fıkrası ile, sorgusu sırasında zorunlu müdafii atanmayarak CMK"nun 150/3 madde ve fıkrasına aykırılık yapılması” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 14.09.2010 gün ve 31-100 sayı ile;
    “...CMK"nun 196/2. maddesi sanıklar lehine düzenlenmiş bir maddedir. Bu madde sanıkların mahkemenin yargılama çevresinde suç işlemelerine rağmen sonradan yargılama çevresinden taşınmaları veya bir şekilde yargılama safahatında mahkeme çevresinde bulunmasalar bile yüzyüzelik ilkesinin bir ayrıcalığı olarak konulmuştur. Bu maddede sanığa duruşmada hazır bulunma zorunluluğu zararına yol açacak ise duruşmaya gelmemesine izin verilmesi için başvurma olanağı da tanınmıştır. CMK"nun 196/2. maddesi istinabe sureti ile sorguya çekilme yasağını düzenlemiştir. Her türlü suçta bu yola gidilemeyeceği, bu yola gidilebilmesi için sanığın suçunun gerektirdiği hapis cezasının alt sınırının 5 yıldan az olamayacağı belirtilmiştir. Burada madde incelendiğinde, sanığın cezalandırılmasına karar verilecek olan maddenin cezasının alt sınırının 5 yıl olması gerektiği anlaşılmaktadır. Şayet suç vasfının değişmiş olması veyahut yanlış sevk maddesinin yazılmış olması sebebi ile atılı suçun cezasının alt sınırının 5 yıl olması halinde başka bir yerde bulunan bir sanığın yargılamanın yapıldığı mahkemeye gitmek zorunda bırakmanın maddenin temel felsefesi olan sanığın yargılamanın yapıldığı yere gitme ve duruşmada hazır bulunma zorunluluğuna yol açabilecekse duruşmaya gelmemesi makul karşılanmalıdır. Öyle ki sanığın lehine, mahkeme heyeti ile yüzyüze gelmesi ve yargılamanın daha iyi bir şekilde yapılabilmesi amacı ile konulmuş bir maddenin sanığın zararına uygulanarak sanığın mahkemeye gitmek zorunda bırakılmasının sanığın lehine olan hükümler ile uyuşmadığı da muhakkaktır. Ülkemizin şartları değerlendirildiğinde, davetiye tebliğ edilmesine rağmen sanığın gelmemesi halinde başka türlü getirtilebilme imkanı bulunmadığından hakkında yakalama kararı çıkartılması, aynı gün mahal mahkemesine sevk imkanı bulunmadığından öncelikle yol tutuklaması yapılarak cezaevine alınması ve cezaevinden araç temin edilerek yargılandığı mahkemeye götürülmesinin en az bir kaç ay alabileceği düşünüldüğünde maddenin konuluş amacı ile de uyuşmadığı anlaşlmaktadır. Bu sebeple atılı suçun başka bir suça dönüşmesi sebebi ile dönüşen suçun cezasının veyahut dönüşme ihtimali bulunan suçun cezasının alt sınırının 5 yıldan az olması sebebi ile istinabe sureti ile sanığın savunmasının alınması lehine olduğu anlaşılmaktadır. Buna benzer şekilde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 tarih, 2009/11-89 Esas, 2009/243 sayılı kararında da belirtildiği şekilde özetle, "sanık hakkında mahkumiyet dışında bir karar verilebilecek ise sorgusu yapılmadan duruşmanın bitirilmesinin 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesine uygun olup bir isabetsizlik bulunmamaktadır" denilmiştir. Burada açıkça sanığın lehine olan bir hüküm verildiğinde savunması alınmadan beraat kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu hükmün kıyasen CMK"nun 196/2. fıkraya uyguladığımızda sanığın lehine ohlan bir maddeden yani alt sınırı 5 yıldan az bir cezayı vermeyi gerektiren bir maddeden dolayı hüküm kurulması gerektiğinde bizzat mahkemesince dinlenilmeyebileceği anlaşılmaktadır” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 11.04.2012 gün ve 324486 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün, sanığın istinabe suretiyle ifadesinin alınması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nun 196/2. maddesine aykırı davranılmasından bahisle bozulmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    İlk hükmün sanığın istinabe suretiyle ifadesinin alınması nedeniyle 5271 sayılı CMK"nun 196/2. maddesine aykırı davranıldığından bahisle bozulmasından sonra, yerel mahkemece önceki hükümde yer almayan; "... CMK"nun 196/2. maddesi istinabe sureti ile sorguya çekilme yasağını düzenlemiştir. Her türlü suçta bu yola gidilemeyeceği, bu yola gidilebilmesi için sanığın suçunun gerektirdiği hapis cezasının alt sınırının 5 yıldan az olamayacağı belirtilmiştir. Burada madde incelendiğinde, sanığın cezalandırılmasına karar verilecek olan maddenin cezasının alt sınırının 5 yıl olması gerektiği anlaşılmaktadır. Şayet suç vasfının değişmiş olması veyahut yanlış sevk maddesinin yazılmış olması sebebi ile atılı suçun cezasının alt sınırının 5 yıl olması halinde başka bir yerde bulunan bir sanığın yargılamanın yapldığı mahkemeye gitmek zorunda bırakmanın maddenin temel felsefesi olan sanığın yargılamanın yapıldığı yere gitme ve duruşmada hazır bulunma zorunluluğuna yol açabilecekse duruşmaya gelmemesi makul karşılanmalıdır. Öyle ki sanığın lehine, mahkeme heyeti ile yüzyüze gelmesi ve yargılamanın daha iyi bir şekilde yapılabilmesi amacı ile konulmuş bir maddenin sanığın zararına uygulanarak sanığın mahkemeye gitmek zorunda bırakılmasının sanığın lehine olan hükümler ile uyuşmadığı da muhakkaktır. Ülkemizin şartları değerlendirildiğinde, davetiye tebliğ edilmesine rağmen sanığın gelmemesi halinde başka türlü getirtilebilme imkanı bulunmadığından hakkında yakalama kararı çıkartılması, aynı gün mahal mahkemesine sevk imkanı bulunmadığından öncelikle yol tutuklaması yapılarak cezaevine alınması ve cezaevinden araç temin edilerek yargılandığı mahkemeye götürülmesinin en az bir kaç ay alabileceği düşünüldüğünde maddenin konuluş amacı ile de uyuşmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple atılı suçun başka bir suça dönüşmesi sebebi ile dönüşen suçun cezasının veyahut dönüşme ihtimali bulunan suçun cezasının alt sınırının 5 yıldan az olması sebebi ile istinabe sureti ile sanığın savunmasının alınması lehine olduğu anlaşılmaktadır. Buna benzer şekilde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 tarih, 2009/11-89 Esas, 2009/243 sayılı kararında da belirtildiği şekilde özetle, "sanık hakkında mahkumiyet dışında bir karar verilebilecek ise sorgusu yapılmadan duruşmanın bitirilmesinin 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesine uygun olup bir isabetsizlik bulunmamaktadır" denilmiştir. Burada açıkça sanığın lehine olan bir hüküm verildiğinde savunması alınmadan beraat kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu hükmün kıyasen CMK"nun 196/2. fıkraya uyguladığımızda sanığın lehine olan bir maddeden yani alt sınırı 5 yıldan az bir cezayı vermeyi gerektiren bir maddeden dolayı hüküm kurulması gerektiğinde bizzat mahkemesince dinlenilmeyebileceği anlaşılmaktadır" şeklindeki yeni ve değişik gerekçe ile direnme kararı verilmiştir
    İlk hükümde yer almayan bu husus Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkan bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.09.2010 gün ve 31-100 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.04.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi