Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/38
Karar No: 2014/194

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/38 Esas 2014/194 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/38 E.  ,  2014/194 K.
  • DELİCİ KESİCİ ALET YARALANMASI
  • KASTEN YARALAMA
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 86

"İçtihat Metni"

Sanık S.. C.."ın kasten yaralama suçundan beraatına ilişkin, Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.06.2007 gün ve 1242-726 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.01.2012 gün ve 9172-2137 sayı ile;
"Mağdurun olayın akabinde verdiği 13.12.2005 tarihli ifadesinde sanığın kendisini bıçakla yaraladığını beyan etmesi, alınan raporun da bu beyanla örtüşmesi karşısında, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediğinin kabulü yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 21.06.2012 gün ve 689-951sayı ile;
"...Mağdurun soruşturma aşamasındaki bu ifadesinin ifadenin altında yazılı olduğu gibi hastahane koşullarında ve mağdurun 44 promil alkollü pozisyonda iken alınmış bulunduğu, bu itibar ile sanığın aksi kanıtlanmayan savunmasına göre mağdurun tutum ve davranışları ile arasında husumet yaşanan sanığa duyduğu kızgınlıkla söz konusu ifadeyi vermiş olup, soruşturmada dinlenen tanık Talib"in anlatımında da herhangi bir şekilde sanığın adından bahsedilmediği dikkate alınmış ve bu itibar ile mağdurun aşamada değişen ve yaralanma biçim ve sonucu gibi başkaca bir nedenle oluşabilecek delilden başka cezalandırmaya yeterli ve kesinlikte delil bulunmayan mağdur ifadesine itibar edilmemiştir. Açıklanan bu durum karşısında sanığın atılı suçu işlediğine dair mağdurun aşamada değişen beyanından başka delil bulunmayıp, böyle bir delile itibar edilmesi halinde başkaca bir nedenle herhangi bir zarara uğrayan her mağdurun önceden kızgınlık duyduğu kişilere karşı cezalandırmaya yol açıcı beyanda bulunmasına hukuken itibar sonucunu doğurması gibi hukuk düzenince kabul edilemeyecek bir durum yaratılacağı, sonucuna varılmakla sanığın atılı suçtan delil yetersizliği nedeni ile beraatine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle direnilerek, ilk hükümdeki gibi sanığın beraatına karar verilmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli 06.01.2014 gün ve 230472 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın yüklenen suçu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Bursa Devlet Hastanesince düzenlenen 12.12.2005 günlü geçici raporda; mağdurun sağ toraks alt orta bölümünde ve batına nafiz 3 cm. genişlikte delici-kesici alet yaralanmasının bulunduğu ve 44 promil alkollü olduğu bilgilerine yer verildiği,
Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 01.02.2006 günlü kati raporda; meydana gelen yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin ve mağdurun yaşamını tehlikeye soktuğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur 13.12.2005 günü kollukta; sanık ile yaklaşık 10 yıldır arkadaş olduklarını, bu sürenin üç yılında birlikte yaşadıklarını, ancak son zamanlarda çok sık görüşmediklerini, olay günü saat 19:00-20:00 sıralarında sanığın evine gittiğini, birlikte eğlendiklerini, gece saatlerinde alkolün etkisiyle tartışmaya başladıklarını, evden ayrılmaya hazırlandığı sırada sanığın hayatında bir başkasının olduğunu ve o kişi ile evlenmeyi düşündüğünü söylediğini, bunun üzerine kendisinin de bir başka bayan arkadaşı olduğunu ve onun yanına gideceğini söylediğini, evden çıkacağı sırada sanığın bıçakla saldırdığını, kendisini kıskandığını düşündüğü için üzerine gitmediğini, alkolün etkisiyle ilk anda bıçaklandığını anlamadığını, evden çıkıp caddede yürürken ceketini giydiği sırada bıçaklandığını anladığını, hemen yeğenini aradığını ve yeğeninin getirdiği araçla hastaneye gidip tedavi olduğunu, sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmiş,
Mahkemede; sanık ile önceden üç dört yıl birlikte yaşayıp arkadaşlık yaptıklarını, olay tarihlerinde ayrıldıklarını, alkollü olduğunu, kendisiyle görüşmek istediğini, evine gidip kapısını çaldığını, sanığın görüşmek istemediğini söylediğini, evden çıkıp yolda giderken tanımadığı birileriyle kavga ettiğini, burada bıçaklandığını düşündüğünü, çok alkollü olduğu için olayı hatırlamadığını, yeğeni olan Talip"e telefon edip kendisini hastaneye götürmesini istediğini, hastanede polis gelip sıkıştırınca sanığın kendisini bıçakladığını söylediğini, ancak kendisini bıçaklayanın sanık olmadığını dile getirmiş,
Soruşturma aşamasında kolluk tarafından hastanede alınan ifadesi okunup sorulduğunda; bu ifadeyi kendisinin verdiğini, ancak hem polis kendisini sıkıştırdığı, hem de sanığın yeniden bir araya gelme talebini reddetmesi nedeniyle kendisine kızdığı için onun ismini verdiğini ifade etmiş,
Bozmadan sonra; sanıktan şikayetçi olmadığını, sanığın arkadaşı olduğunu, olay tarihinde sanığın evinden kendi evine doğru giderken yolda sarhoş birkaç kişi ile karşılaştığını, aralarında kavga çıktığını ve kendisini bıçakla yaraladıklarını, hastaneye geldiğinde polis ifadesini alırken onlara olayın sanığın evinden dönerken gerçekleştiğini söylediğini, ancak onların yanlış anladıklarını ve kendisini sanığın yaraladığı şeklinde tutanak düzenlediklerini, kendisini alkollü sokak serserilerinin yaraladığını, sanığın yaralamadığını söylemiş,
Tanık Talip özetle; mağdurun dayısının oğlu olduğunu, 12.12.2005 günü gece yarısı telefonla arayarak acele arabayla heykelde bulunan tiyatronun karşısına gelmesini istediğini, bir arkadaşına ait araba ile belirttiği yere gittiğini, mağdurun yere çömelmiş bir vaziyette beklediğini, kolundan tutup kaldırmak istediğini, ancak dokunma dediğini, yaralandığını anladığını, kimin yaptığını sorduğunu, ancak kimin bıçakladığını söylemediğini, sadece kavga ettiğini söylediğini, olayla ilgili hiçbir bilgi vermediğini, mağduru alıp hastaneye götürdüğünü, sanık ile önceden beri arkadaşlığı olduğunu bildiğini, aralarında husumet olduğunu duymadığını ifade etmiş,
Sanık kollukta; mağduru 10 yıldır tanıdığını, 3 yıl kadar birlikte yaşadıktan sonra, yaklaşık 1,5 yıldır tamamen ayrıldıklarını, en son 3 ay önce Ramazan Bayramında mağdur ile görüştüğünü, kendisinin iddia ettiği gibi evine gelmediğini, çocuğu annesinin yanında olduğu için annesinin evinde kaldığını, olay günü de annesinin evinde olduğunu, mağdurun sık sık telefonla arayıp görüşmek istediğini, kendisinin her seferinde reddettiğini, bu sebeple hakkında bu tür suçlamada bulunmuş olabileceğini suçlamaları kabul etmediğini belirtmiş,
Mahkemede; benzer anlatımda bulunmakla birlikte, olay akşamı mağdurun telefon edip evine gelmek istediğini, ancak kabul etmediğini, daha sonra bıçaklanmış olduğunu, kimin tarafından bıçaklandığını bilmediğini, suçsuz olduğunu ifade etmiş,
Bozmadan sonra; olayda yaralanan mağdur ile daha önceden arkadaşlık yaptığını,olay akşamı da evine gelmek istediğini, hatta kapının önüne kadar da gelmiş olduğunu, kendisini aradığını, o gün annesinin yanında olduğu için evde bulunmadığını mağdura söylediğini, bunun üzerine mağdurun kapıdan ayrıldığını, kesinlikle kendisini o akşam görmediğini ve suçsuz olduğunu söylemiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdurun olayın hemen akabinde sıcağı sıcağına verdiği ifadesinde sanığın kendisini bıçakladığını belirtmesi, dosya içerisinde bulunan doktor raporunun mağdurun bu beyanlarıyla birebir örtüşmesi, tanımadığı kişiler tarafından bıçaklandığı ve kolluk görevlilerinin sıkıştırması nedeniyle başlangıçta kendisini bıçaklayan kişi olarak sanığın ismini verdiği şeklindeki mahkeme anlatımlarının ise sanığı korumaya yönelik olması, kolluktaki savunmasında son olarak olay tarihinden üç ay önce mağdur ile görüştüğünü, olay günü görüşmediğini söylemesine rağmen, yargılama aşamasında mağdur ile telefonla görüştüğünü, hatta evinin kapısına kadar geldiğini kabul eden sanığın aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine beraatına ilişkin yerel mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; "sanığın beraatına ilişkin yerel mahkeme direnme kararının isabetli olduğu ve onanması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.06.2012 gün ve 689-951 sayılı direnme kararının, sanığın yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine beraatına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 15.04.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi